Kayıtlar

Aralık, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Daha çok toprağım olsun derken...

Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olan

Pehhhhhh

Asansöre binerbinmez hemen zemin katın düğmesine bastım. Yüzümü aynaya döndüm, adettendir. Asansör harekete geçmeden önce şöyle bir titredi silkelendi. Ve o anda bir ses geldi, "pıfffffft" diye. Kasislerden geçerken arabalardan bir ses gelir ya, ona benziyordu. Beraber bindiğim arkadaşıma baktım. - "Neydi o" dedim. - "Duymadım birşey" dedi. Ve bir koku doldu içeriye. Ama ne koku. Hayvan leşi mi diyim, kokmuş yumurta mı diyim. Arkadaşımdan şüphelendim haliyle. Ama misafirim o benim. Kibarlıktan direkt soramadım. İki kişiysek ve ben değilsem, peki kim. Arkadaşımla göz göze geldik. - "Yaaa pardon. Ben asansöre binince, tik oldu bu. Hemen salıyorum" dedi. Ne diyim ki! Tiki varmış. Asansör yavaşladı sarsılarak durdu. Hemen terketmezsek boğulucaz. İkimizde kapıya iyice yaklaştık, zaman kaybetmeden çıkmamız gerekiyor artık. Kapı açıldı. Aman Allah'ım. Kapı komşum. - "Merhaba" dedi. - "İyi günler" dedim.

Nefesle tecrübelerim - 1

Strese girmemek veya stresden kısa sürede kurtulmak gibi konulara merak sardığımdan beri, farklı çözüm teknikleri  ve yöntemleri ile karşılaşmıştım. Bunların  hepsinin temelinde yoğun odaklanma yatıyordu. Yani başka birşeyle ilgilenmek, ama yoğun ilgi sağlamak ve beyni o büyük girdaptan çıkarıp, beden ile ilgilenmesini sağlamak, böylece stresin yıpratıcı etkisinden kendimizi kurtarmak. Bu da aslında meditasyon demekti. Meditasyon tekniklerinden biri de nefese odaklanmaktır. Nefese odaklanmak derken, bir yandan  da Yoga'da nefes çalıştığımdan , farklı türleri olduğunu gördüm. Bunları öğrenmek ve denemek çok güzel. Nefes demek, oksijen demek. Oksijen demek, hayat demek, beden için en büyük ve değerli gıda demek. Aç ve susuz saatlerce hatta günlerce durabiliyoruz ama bir test edin bakalım, nefessiz kaç dakika durabiliyorsunuz! Deneyin deneyin. Ne kadar değerli olduğunu denemeden anlayamazsınız. Ve klasik laf: İnsan sahip olduğu şeylerin kıymetini ona sahipken anlayamıy