Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aşk İnsanı Yorar

Resim
  Ağustos'un ortasında bu soğuk, aşk ateşiyle yanan kalbimin düştüğü ızdıraba yanıt gibi adeta. Ne oldu da bu duruma düştüm.  Beş seneyi aşkın süredir devam eden, herkesin kıskandığı bu beraberlik, neden böyle birden bire  kesildi. Üniversitenin birinci günü , daha kayıt kuyruğunda sıradayken tanışmıştık. O günden beri hiç ama hiç ayrılmadık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Arkadaşlarımız ailelerimiz dostlarımız hep beraber ne çok mutluyduk. Beraber yürüdüğümüz yolda ayağımıza değen taşlar, şimdiki bu lanet sahildeki taşların acıttığı gibi, acıtmadı ayaklarımı. Herşey seninle beraberken öyle mükemmeldi ki. Ne oldu? Soramıyorum bile. Şarkıya bak, herşey bu ana özgü, özel seçilmiş gibi. "Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu" diyor. Kim yazdı acaba sözlerini. Döner dönmez bakıcam. Neler yaşadı kimbilir. Bak bak bak. "Sevda bahçelerinin çiçekleri hep soldu".... Tıpkı havanın bugün üstüme üstüme kapanması gibi. Bu rüzgara hangi çiçek dayanabilir. Acaba neden yo

SOKAK LAMBALARI

Eve koşar adımlarla yürürken, gözleri az önce pencereden bakan babasını aradı. Girişteki mermer merdivenleri ikişer ikişer çıktı. Apartman kapısı her zamanki gibi aralıktı, itti girdi içeriye. Merdivenleri koşarak bir kat yukarı çıktı. Evin kapısına geldiğinde sabırsızca zile basarken ayakkabılarını sıyırarak çıkartmaya çalışıyordu. Bir yandan da kapıyı itekliyordu. Acelesi vardı. Kapıyı annesi, ellerindeki sabunu yere damlatmamaya çalışarak açtı ve açar açmaz “Gözün kör olmasın senin, bu ne hal. Sırılsıklam olmuşsun. Gir çabuk içeri üstünü çıkar getir bana” dedi ve evin arka tarafına banyoya doğru hızlı adımlarla gitti. Koridorun ışığı yanmıyordu, karanlıktı. Mutfaktan gelen sarı ışık koridoru biraz olsun aydınlatıyordu.   Okullar yeni açılmıştı. Mevsim yavaş yavaş sonbahara dönüyordu. Evde soba yanmaya başlamamıştı henüz. O gün, gece ile gündüzün eşit olacağı gündü. Artık sokak lambaları daha erken yanmaya başlayacaktı. Okuldan dönünce, üstünü değiştirir değiştirmez evin önündeki sok

KARABATAK

Patronu çıkınca arkasından dükkânı toparladı, kürk yakalı siyah süet ceketini giydi, kepenkleri indirdi, çömelip asma kilitleri yılların paslattığı halkalara geçirdi, cebinden çıkardığı anahtarlarla kilitledikten sonra tek tek kontrol etti ve ayağa kalkıp, vapura doğru hızlı adımlarla ilerledi. Bugün dananın kuyruğu kopacaktı. Soldaki sokaklardan birine girdi. İlerde katlı otoparkı geçince sahildeki olta balıkçılarını gördü. Yanlarından geçerken ‘rastgele abiler’ diye seslendi, ortaya. İçlerinden biri “Allah razı olsun Zeynel” diye selamını aldı, misinadan gözünü ayırmadan. Kıyıya yakın yüzen bir karabatak, heyecanla aniden daldı denize, bir süre sonra su yüzüne çıktığında ağzı boştu. Umutları boşa çıkmışçasına kafasını sağa sola salladı. İskele önünde, simitçi taze akşam simidini hazır etmişti, hemen uzattı Zeynel’e. “Senin martılar çok şanslı oğlum” dedi gülümseyerek. Bugün martılardan daha önemli bir konusu vardı oysa. Yeni tanıştığı kızı evine arabasıyla bırakmayı teklif edecekti.