Kayıtlar

Ocak, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tuzda Balık

Resim
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir padişah ile bunun üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? demiş. En büyük kız dünyalar kadar, ortanca kızı kucak kadar, küçük kızı da tuz kadar severim demiş. Padişah küçük kızın cevabına çok sinirlenmiş, insan tuz kadar sevilir mi demiş, ardından küçük kızını cellada teslim etmiş. Cellat, kızı kesmek için dağa götürmüş. Kız cellada yalvarmış, sen de babasın, bana kıyma demiş. Cellat, kızın yalvarmalarına dayanamamış, onun yerine bir hayvan kesmiş, kızın gömleğini kesilen hayvanın kanına bulayıp padişaha getirmiş. Küçük kız yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye ulaşmış. Orada köyün zenginlerinden birine kul köle olmuş, büyümüş, çok güzel bir kız olmuş. Güzelliği ilden ile, dilden dile yayılmış, kısmet bu ya bir başka padişahın oğluyla evlenmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş, başından geçenleri kocasına anlatmış, "babamları yemeğe çağıralım" demiş. Kocası da olur ama o bir padişa

Ah Yusufçuk

Resim
Memleketten bir süreliğine misafir gelen Yengemin çığlığıyla uyandım. "Koşun koşun ahali, ayyyy". Salonda çekyatta yatıyordu. Hırsız girdi sandım, fırladım yataktan. Koridorda kızımla karşılaştım. Gözleri ince bir aralıktan koskocaman bakmaya çalışan Japonlar gibiydi. "Gir odana kitle kapını" dedim, salona bi girdim, teyzem balkon kapısında, bir ayağı dışarda diğeri içerde.  Beni görünce "koş Nermin koş, gitti Yusuf gittiiiiii. Benim yüzümden benim aptal kafam yüzünden gitti"  "Dur yenge dur. Sakin ol. Gitmez o. Otur sen şöyle " deyip kapının kenarındaki koltuğu gösterdim. "Su getiriyorum sana. Allah iyiliğini versin senin, ölüyorum sandım korkudan yenge" dedim. "Kuyucak ölmüştür di mi" dedi. Dili hiç dönmedi bizim kuşa. "Niye ölsün yengecim, o kendine bakar" Bir yandan da etrafa bakınıyordum. Görünürde yoktu kuş. Balkon kapısı da aralık. Yengem namaza kalkınca odayı havalandırmak için balkonun kapısını aralamış.

Evden Çalışmanın Rahatlığı

Resim
  Birden elindeki kalemi fırlatıp, arkasına yaslandı. Artık dayanamıyordu. Önündeki bilgisayar ekranından mesajlar aşağıya doğru hızla kayıyor , kendisine gönderilen epostaları okuyamıyordu artık. Yetişemiyordu. Birini okuyup cevaplayana kadar 10 eposta daha geliyordu. Bir  de evden çalışmak konfordur derdi. Kocası da evden çalışıyor şimdi. "Nazan, ne zaman yemek hazır olur, kurt gibi acıktım" Etrafına göz attı, herşey darmadağın. Yanındaki sehpada sütlü yulaf ezmesi kasesi, içindeki kaşık dantelli örtünün üstüne yuvarlanmış. Değil yiyecek yemek pişirecek vakti yok. "Anneeee, bir bakar mısın, öğretmenimin sesi gelmiyor yine". Artık cevap verecek mecali kalmadı. "Bu pandemi hepimizi biryere topladı, toptan yok edecek. Yardımcı da tutamıyorum. Daha alışveriş yapılacak." diye geçirdi içinden. "Offff" dedi, hiçbirine cevap vermedi Televizyonu açtı, beyni durmuştu... Kanalları gezmeye başladı. Her kanalda aynı adam. Günde 5 vakit açılış yapıyor diye d

KABAHAT KİMDE

Resim
  "Kapat şu televizyonu Cemil, ders çalışıyorum, yarın sınavım iyi  geçmezse, hafta sonu seni ızgara partisine kimse götüremez." Hiç duymamış gibi yaptı. Speedy Gonzales seyrediyor. Evde başka oda da yok ki. Annemlerin odasında babam horluyor. Salonda annemim misafirleri tıkınıyor. İkimiz ise bir odaya tıkıldık. "Cemil sana diyorum, lütfen kapa televizyonu. " "Yaaa abi sus ya. Televizyonu akşam olunca çalıştırmamız yasak ama şimdi gündüz, baksana sokağa" diye dayılandı. Haklı diye düşündüm önce ama benim de sınava çalışmam lazım. "bana bak, bugünlük seyretme, nolur ya" diyerek orta yol aradım. "Bana ne" Hırslanmıştım, takıldı kulağıma. Yakınımda durun oyuncak pilastik dürbünü uzandım aldım, fırlattım kafasına "Kapa şunu" Bir eğildi, masanın üzerindeki mavi sürahi devrildi, sular etrafa saçıldı, yuvarlandı, tam masadan yere düşecekti ki, yerimden fırladım. Düşmemeliydi, rahmetli anneannemin ölmeden önce su içtiği son sürahiydi,

Sevgi

Resim
  Bir varmış, bir yokmuş, evvel zamanda bir padişah ile bunun üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? demiş. En büyük kız dünyalar kadar, ortanca kızı kucak kadar, küçük kızı da tuz kadar severim demiş. Padişah küçük kızın cevabına çok sinirlenmiş, insan tuz kadar sevilir mi demiş, ardından küçük kızını cellada teslim etmiş. Cellat, kızı kesmek için dağa götürmüş. Kız cellada yalvarmış, sen de babasın, bana kıyma demiş. Cellat, kızın yalvarmalarına dayanamamış, onun yerine bir hayvan kesmiş, kızın gömleğini kesilen hayvanın kanına bulayıp padişaha getirmiş. Küçük kız yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, bir köye ulaşmış. Orada köyün zenginlerinden birine kul köle olmuş, büyümüş, çok güzel bir kız olmuş. Güzelliği ilden ile, dilden dile yayılmış, kısmet bu ya bir başka padişahın oğluyla evlenmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş, başından geçenleri kocasına anlatmış, "babamları yemeğe çağıralım" demiş. Kocası da olur ama o bir padi

Savaş Çocukları

Resim
  Karşı komşumuza gecen hafta bir aile misafir geldi.  Hem de ne misafir. Bir karikoca ve barbie bebek gibi kızları 5 6 yaşlarında. Anneleri de barbie bebek maşallah. Ellerinde ikişer bavul. Belli ki uzun süreli bir misafirlik. Yedi kişi iki odalı eve nasıl sığacaklar diye düşünmedim değil. Ben durur muyum, iki gün sonra çaldım kapılarını. "Kahve yaptım,  gel" dedim Derya'ya. "Memleketten misafirim var" dedi. "Aaaaaa hoşgelmiş" dedim  "o da gelsin, kahve ikram edeyim" dedim. "Dil bilmez ama söyleyim" dedi. 5-10 dk sonra kapı çaldı, geldiler. "Hoşgeldiniz Çankırı'mıza, buyrun geçin içerin" dedim. Hemen beni tanıştırdı,  "Maria, kız kardeşim, Ukrayna'dan geldiler".  Bir an kal geldi bana duyunca.  "Kız Derya, senin kardeşin Ukrayna'lıysa, nasıl kardeş oldunuz? Baba mı ayrı?"  "Yooo ben de Ukrayna'lıyım Hacer abla, Derya Ukrayna ismidir bizde" "Peki ya Türkçen?Çok güzel konuş

Sedef Saplı Bıçak

Resim
  Gözlerimi kapatmış raylardan gelen tıkırtılar eşliğinde raks eden düşüncelerimle cam kenarına oturmuş,  beşik gibi salınıyordum. Ne telaştı öyle. Ne koşuşturma, ne yorgunluk. Nurlar içinde uyusun . Ailemizin ve hatta köyümüzün en yaşlısıydı nenem. Onun vefatı, bir devrin kapanışıdır. Artık Köyün Nenesi unvanı komşu Hayriye teyzeye geçti. Çocukluk arkadaşıymışlar.  O yattıkça Allah Hayriye teyzeye ömür versin. Bir sarsıntıyla gözlerimi açtım. Muhtemelen bir virajı dönmüştük Ve Karşımda onu gördüm . Elinde peçeteye sarılı ince uzun bir şey tutuyordu. gözlerini dikmiş sert sert bana bakıyor. tovbeeee dedim, bu ta kendisi, rahmetli nenem... rahmet etmemiş gibi karşımda. Ne denir ki şimdi... tövbe tövbe..  "beni diri diri gömdün", dedi nenem. "yok nenem ölmüştün sen" "ölmüşe benzer bir halim mi var, körolasıca" Haklı ama bu yaşadığım da çok saçma . Vallahi öldüydü. Usulca peçeteyi açtı. Itinayla içinden Sedef saplı bıçak çıkardı. Vasiyeti vardı, o bıçakla m