Kayıtlar

Şubat, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevgi Yoksunu

Resim
Öğlen vakti güneşin ısıttığı yatağına uzanmış, gözleri kapalı, etrafında olan biteni dinliyordu. Doğduğu günden beri bu üç odalı ev, onun huzur konağıydı. Artık ne büyükleri ne de kardeşleri kalmıştı etrafında. Ev kalabalık olmasına rağmen kimse ona hatırını bile sormuyordu son zamanlarda.  "Eskiden öylemiydi, neydi o sevgi çığlıkları. Hepsi etrafımdan eksik olmazlar, gözümün içine bakarlardı, ben de onlarla oyunlar oynardım, ödüllü oyunlardı bunlar" diye geçirdi içinden.  "Allah razı olsun, sağlığıma çok dikkat ediyorlar, ne yalan söyleyeyim. Öğünlerimi hiç aksatmazlar, ben söylenmeden hatırlarlar. Düzenli olarak sırtlanıp götürürler doktoruma. Ondan da çok memnunum çok şükür. Tuvalet bazan sorun oluyor. Çoluk çocuğun eline bıraktılar temizliği, unutuyorlar onlar da"  ve derin bir iç çekti. "Çok şükür yatacağım yer belli fakat biraz sevgi, biraz ilgi istiyorum. Odama giren çıkanın beni farkedip, ismimle seslenmesi, bazan da yanıma gelip, sırtımı okşamaları çok

FLAMA

Resim
  Babam, Ferhat Öztürk ve makam arabası Ölümünden 50 yıl sonra, 2023 Ocak ayında, rahmetli babam Hikmet Yılmaz Abay'ı bizzat tanıyan Ferhat Öztürk beyden, bir anısını öğrendim. Bu anı , ben 5 yaşımdayken Diyarbakır'da geçiyor ve ilk kez öğreniyorum. Anıyı burada paylaşarak babamı birkez daha saygıyla, sevgiyle, hasretle anıyorum. Ruhun şad olsun baba. Çok teşekkürler Ferhat bey.  Size bir de bir anımı yazmak istiyorum. 1970 yılında babanız taburla ilişiğini kesip ayrılırken evine götürdüm. arabanın forsunu(flamasını) açtırmadı , "artık ben istikam tabur komutanlıgından ayrıldım" dedi. O sözü beni çok etkilemişti ve ağlamıştım. Eve varınca beni evine davet etti bana şu sözleri söyledi; "uzun zamandır şöförümsün senden çok memnunum ehliyet almaya çalışıyorsun sivil hayatında belki uzun yol şöförlüğü yaparsın kesinlikle sürat yapma ve bu sözümü hatırla" dedi. "Gülegüle git Allah anana babana kavuştursun" dedi ve ayrıldık.  Ve ben askerden sonra ehliye

İTİRAF

Resim
"Bugün sana bir itirafta bulunmak istiyorum. Senden sadece beni dinlemeni rica edicem. Çünkü bu itiraf uzun bir geçmişin özeti , öz eleştirisi olacak. Ve senden bir yorum veya yanıt beklemiyorum. Sen uzan ve bana kulak ver. Arkadaşlığımız çok çok uzun zamandır var olmasına rağmen , bundan üç yıl öncesi benim için bir milad. O gün beni arayıp beraber yemek yiyelim mi dediğinde elimin ayağımın dolandığını dilimle farkettirmemeye çalışmıştım. Yüreğim yerinden çıkacak ve sana koşacaktı adeta. Yer seçimini bana bıraktığında seni ne kadar az tanıdığımı anladım. Tanışmak ve tanımak ne kadar farklıdır, bilirsin.  Seninle her türlü alternatifin yenebildiği bir restorana gitmek, hayatım boyunca ürettiğim en kurnaz çözümdü sanki. Ve sen hafif bir salata ile bir kadeh şarap tercih edince seni tanımaya başladım. Sen ne yaptığını bilen, kendine iyi bakan, sağlığına özen gösteren birisiydin ve benden de bunu bekleyecektin. Bu tahminim doğru çıktığından bu güne kadar aramız bozulmadan gelebildik.

KÜÇÜK ZEYNEP

Resim
Melahat o gün çok zor çıktı yatağından. Sanki okula gidecek de, ödevlerini yapmamış gibi bir bezginlik vardı üzerinde. Ama ne mümkün yatakta oyalanmak ve biraz daha uyuyabilmek. Yığınla işi vardı bitirmesi gereken. O bir anneydi ve iki yıldır da babaydı.  Yatakta doğruldu,  kenara oturdu,  terliklerini giydi, sandalyede asılı duran hırkasını sırtına geçirdi. Bu mevsimde sabahlar serindir. Saçlarını iki eliyle arkaya sıvazladı, ensesini ovdu, bismillah deyip odasından çıktı.  Kızının odasına kapıdan seslendi, "Zeyneeeep,  Hadi kalk kızım, elini yüzünü yıka". Mutfağa geçti, akşamdan hazırladığı kahvaltı tepsisini dolaptan çıkardı, mutfaktaki masaya yerleştirdi. Bir yumurta aldı dolaptan , iyice yıkadıktan sonra minik tencereye koydu, içine su doldurdu, ocağa koydu altını yaktı. Yarım çay kaşığı tuz attı içine,  yumurta çatlamasın diye. Ocağın üstünde duran, akşamdan hazırladığı çaydanlığın altını yaktı. Diğer gözde de Zeynep'in içeceği sütü ısıtmak için cezveye koydu, altın