Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kayıp Haberi

Epeydir güzel bir şey yazamıyorum. Yok çünkü. Bir hafta içinde üstüste öyle kayıplar yaşadım ki. Hepsi hayatımda iyi yer eden, alışkanlığım haline gelen kişilerdi. Çoğu öyle ya da böyle geri dönebilir veya  yeniden kazanılabilir. Fakat yine de firen mesafesi uzun sürdü, üzüntüm ses getirdi ve ortalığı lastik kokusu sardı. :-) Fakat bir yandan da diyordum ki,  bu kadar olay 3 gün içinde meydana geliyorsa, bundan da iyilik mi beklemeliyim! Dayanıklılığım mı test ediliyor? Yetsin artık diyordum ki bugün bir kayıp daha oldu hayatımda. Her sabah görmeye alıştığım ve artık ondan ayrılamayacağımı sandığım bir kayıp. Aslında ben de ondan ayrılmak istiyordum uzun zamandır ama çok zor geliyordu gerçekten. Alışkanlıklar ayrılmamıza engel oluyordu. Elbet bir gün gidecekti , o gün bugünmüş. Son bir haftada tam iki (2) kilo kaybetmişim :-) Yine 80 kiloyum.

Aslancık

Bir vardı bir yoktu Ormanlardan birinde bir küçük aslancık vardı Aslancık biraz büyüyünce ulu hayat ağacına tırmanmaya başladı Tırmandı tırmandı tırmandı Ve bir gün genç dallardan birine yerleşti Dal esnekti, sağlamdı ve aslancık dalın kendisini daha yukarılara taşıyacağını umut ediyordu Ben diyim 5 gün siz diyin 5 ay sonra Dal eğilmeye başladı ve küçük aslancığı taşıyamadı Küçük aslancık kayıp düştü aşağılara Başka dallara tutunmak istese de olmadı, yaralandı üstelik Sonunda daha eski dallardan birine çarpıp durdu Az esnekti bu dal ama genişti, kocamandı Dal sevinmişti misafiri olduğuna Yıllar olmuştu kimse uğramayalı Aslancık da mutlu olmuştu bir dal bulabildiğine, yorulmuştu düşerken Anlattı aslancık hikayesini Tekrar yukarılara çıkmaya korkuyordu Dal dedi ki: "Burda kalabilirsin benimle, ama çok uca oturdun , biraz yaklaş bana, kırılırsam düşme sonra" Aslancık biraz yaklaştı ama yerinden de memnundu Aralarında sohbetler günler aylar boyu devam etti

Oldu mu şimdi

Ne oldu şimdi?! Oldu mu böyle? Yokluğun daha mı iyi geldi bana? Sen yalnızdın ben yalnızdım Ne değişti şimdi?! Seni mutlu ettikçe ben mutluydum Sen güldükçe yüreğim gülüyordu benim Sen mutlu olmak isteyendin, ben de mutlu etmeyi sevendim. Mutlu edebildiğim insan, beni benden alıp giderse bana ne kalır Kendimi mutlu edemiyorum ki Beni mutlu edeni yaratıyorum, o da alıp başını gidiyor Fırtınalı günlerde sığınılan bir limanım Güzel günler geri geldiğinde terkedilenim Bu liman , hala kendisinin bir liman olduğunu öğrenemedi Huysuzdun ama son huysuzluğun iyi olmadı Her halini sevdim de bu halini sevmedim.

MR'daki kuş sesi

Doktor ilk muayeneyi ve testleri yaptıktan sonra beynimin ve boyun damarlarımın görüntülerini istedi. Bizi MR çekimine yönlendirdi. Zar zor üstümü değiştirdikten (daha doğrusu üstümü çıkardıktan sonra) MR odasına girdim. Sağ tarafım kontrol dışı olduğu için oturup kalkmam zor oluyordu. Neyse yardım ettiler MR cihazına uzandım. Başımın iki yanına destek malzemeleri sıkıştırdılar. Başımı hiç kıpırdatmamam gerekiyormuş. MR'da en stres olduğum şey bu kıpırdatmama halidir. Yoksa zırt zırt dırt dırt sesleri bir süre sonra konser gibi geliyor, hayal bile  kurabiliyorum. "Ne kadar sürecek işlemler" dedim. "Biri 20dk, diğeri 25dk kadar sürer. Arada bir 5 dk içeri giricem. Nereden baksak 1 saati bulur çıkmanız" dedi bu işin uzmanı. "Yok artık" dedim. "Bu kadar saat kıpırtısız durulur mu?"

G Sitesi

Pazar günü arkadaşımı almak için evden çıktım aceleyle. Arabam -2. kattaydı. Asansöre bindim. -2'ye bastım. -1'de durdu. Bir karıkoca küçük kızlarıyla bindiler. Kız esmer güzeli ve 3-4 yaşlarında. Kız hemen G'ye bastı, yukarı çıkıyorlarmış. Kızla aramızda şu diyalog geçti :-)