MR'daki kuş sesi

Doktor ilk muayeneyi ve testleri yaptıktan sonra beynimin ve boyun damarlarımın görüntülerini istedi. Bizi MR çekimine yönlendirdi.

Zar zor üstümü değiştirdikten (daha doğrusu üstümü çıkardıktan sonra) MR odasına girdim. Sağ tarafım kontrol dışı olduğu için oturup kalkmam zor oluyordu. Neyse yardım ettiler MR cihazına uzandım.

Başımın iki yanına destek malzemeleri sıkıştırdılar. Başımı hiç kıpırdatmamam gerekiyormuş. MR'da en stres olduğum şey bu kıpırdatmama halidir. Yoksa zırt zırt dırt dırt sesleri bir süre sonra konser gibi geliyor, hayal bile  kurabiliyorum.

"Ne kadar sürecek işlemler" dedim. "Biri 20dk, diğeri 25dk kadar sürer. Arada bir 5 dk içeri giricem. Nereden baksak 1 saati bulur çıkmanız" dedi bu işin uzmanı.

"Yok artık" dedim. "Bu kadar saat kıpırtısız durulur mu?"



"Merak etmeyin, bu topu tutun, bir şey olursa sıkın , ben gelirim" deyip, sol elime pompa gibi bir şey verdi, ucunda da ince bir hortum vardı.

"Ben çıkıyorum şimdi, sakın başınız kıpırdamasın" dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.

Sırt üstü yattığım platform önce yükseldi, sonra beni MR tünelinin içine doğru yavaş yavaş taşımaya başladı.

O ne?!!

Tuttuğum pompa gibi şeyin hortumu bir yere takıldı ve elimden fırlayıp gitti. Çaresiz bir şekilde kaldım oracıkta ve kısa bir süre sonra da çekim başladı. Pompa gitti ya artık benden, olmadık her yerim kaşınmaya başladı, hapşırma aksırma öksürme bilumum istekler başladı. Yutkunurken bile kafası oynuyor insanın. Zırt zırt dırt dırt'lara verdim kendimi, olayı düşünmemeye çalışıyorum.

Derken onun varlığını fark ettim. Odada bir kuş vardı, yalnız değildim. Gözlerimi yukarı çevirip , arka tarafa bakmaya çalıştım. Bir aydınlık vardı arka tarafta. Demek ki bir pencerenin önündeydim. Hem ben dışarıya çok yakındım, kısılmış kalmış değildim buraya, hem de pencerede bir kuş vardı. Belki bana moral vermek için konmuştu.

Ama kuştan başka, hiçbir ses gelmediği gibi , bir esinti de gelmiyordu dışarıdan. Acaba pencere vardı da kuş içeride miydi ki. Ne güzel şakıyordu. Ne kuşuydu acaba! Tahminim küçük bir kuş olduğuydu. Vay be ne hastane, MR odasına kafes koymuşlar, kuş besliyorlar. Ve o küçük kuş şimdi bu sıkıntılı süreçte bana eşlik ediyor. Allahım sen büyüksün.

Fakat gerçekten çok güzel bir uygulama bence. Doğal ortamda insan kendini gerçekten  çok huzurlu hissediyor. MR'da olduğunu unutuyor.

O an zırt dırt'lar kesildi ve yattığım platform yavaş yavaş dışarı çekildi ve aşağıya indi.
Kapı açıldı , uzmanımız girdi içeriye.

"Nasılsınız? Rahat geçti mi ilk bölüm?"
"Sen tam çıktın dışarı, bu pompa fırladı gitti elimde, panik oldum"
"Ah, evet, buraya düşmüş. Alın yine vereyim. Merak etmeyin, seslenseniz de duyarım ben"
"O zaman kıpırdamış olurum ben ama"
"Olsun, çekimi tekrar ederiz, zaman kaybederiz"

Bunun için mi kasıldım ben!

"Bu arada merak ettim, bu arkadaki ne kuşu?"
"Kuş mu? Nerede?"
"Şu arka taraftan sesi geliyor?"
"Kuş falan yok bu odada"
"Nasıl olur, bak yine ötüyor"
"Haaa o mu! O ses klimanın fanından geliyor, bildirdik ama gelip tamir etmediler hala. Kusura bakmayın"
"........."

Bir 25dk daha çekilir mi bu dert! Neyseki pompam var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak