Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Daha çok toprağım olsun derken...

Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olan

Pehhhhhh

Asansöre binerbinmez hemen zemin katın düğmesine bastım. Yüzümü aynaya döndüm, adettendir. Asansör harekete geçmeden önce şöyle bir titredi silkelendi. Ve o anda bir ses geldi, "pıfffffft" diye. Kasislerden geçerken arabalardan bir ses gelir ya, ona benziyordu. Beraber bindiğim arkadaşıma baktım. - "Neydi o" dedim. - "Duymadım birşey" dedi. Ve bir koku doldu içeriye. Ama ne koku. Hayvan leşi mi diyim, kokmuş yumurta mı diyim. Arkadaşımdan şüphelendim haliyle. Ama misafirim o benim. Kibarlıktan direkt soramadım. İki kişiysek ve ben değilsem, peki kim. Arkadaşımla göz göze geldik. - "Yaaa pardon. Ben asansöre binince, tik oldu bu. Hemen salıyorum" dedi. Ne diyim ki! Tiki varmış. Asansör yavaşladı sarsılarak durdu. Hemen terketmezsek boğulucaz. İkimizde kapıya iyice yaklaştık, zaman kaybetmeden çıkmamız gerekiyor artık. Kapı açıldı. Aman Allah'ım. Kapı komşum. - "Merhaba" dedi. - "İyi günler" dedim.

Nefesle tecrübelerim - 1

Strese girmemek veya stresden kısa sürede kurtulmak gibi konulara merak sardığımdan beri, farklı çözüm teknikleri  ve yöntemleri ile karşılaşmıştım. Bunların  hepsinin temelinde yoğun odaklanma yatıyordu. Yani başka birşeyle ilgilenmek, ama yoğun ilgi sağlamak ve beyni o büyük girdaptan çıkarıp, beden ile ilgilenmesini sağlamak, böylece stresin yıpratıcı etkisinden kendimizi kurtarmak. Bu da aslında meditasyon demekti. Meditasyon tekniklerinden biri de nefese odaklanmaktır. Nefese odaklanmak derken, bir yandan  da Yoga'da nefes çalıştığımdan , farklı türleri olduğunu gördüm. Bunları öğrenmek ve denemek çok güzel. Nefes demek, oksijen demek. Oksijen demek, hayat demek, beden için en büyük ve değerli gıda demek. Aç ve susuz saatlerce hatta günlerce durabiliyoruz ama bir test edin bakalım, nefessiz kaç dakika durabiliyorsunuz! Deneyin deneyin. Ne kadar değerli olduğunu denemeden anlayamazsınız. Ve klasik laf: İnsan sahip olduğu şeylerin kıymetini ona sahipken anlayamıy

Nefesle tecrübelerim - 2

Çenemdeki kitleye iyileşsin diye nefes yönlendirmemin etkisi Bir ara çenemin sol tarafında küçük bir kitle farkettim. Yeşil mercimek kadar, sert ve çene kemiğine yapışık gibi duruyor. Yakınlarda check-up zamanım geliyordu. Rica ettim çeneme de baktılar. Zararsız bir kitle gibi gözüküyordu Allah'dan. Fakat yağ bezesi de değildi. Bu beni korkuttu. Büyürse genel cerrahiye görünmemi istediler, alıp incelerler. Operasyon küçük de olsa fikri bile insanı ürkütüyor.  Operasyon mu korkutuyor yoksa inceleme sonunda çıkacak sonuç mu, tartışılır tabi. Kendi kendime dedim ki, ben bunu doğal yollardan yok edebilir miyim acaba! Yani nefes teknikleri kullanarak bedenimde ve özellikle o bölgede iyileşme başlatabilir miyim?! Hedefim küçülüp yok olmasını görmekti. Biraz okuduklarımdan biraz kendi denediklerimden biraz da Yoga hocamla konuşarak çenemin o bölgesine nefes göndermeye ve nefes verirken hastalığı dışarı attığımı hayal etmeye başladım.  Meditasyon gibi geliyordu bu denemeler.

Burun ve stres

Resim
Bir akşam Yoga hocamla birebir nefes çalışıyorduk. Daha önce nefesin, vücudun belli bir bölgesine nasıl yönlendirilebileceğiyle ilgili ahiret soruları sorunca kendisine, "Bir sonraki derse erken gel, çalışalım" demişti. Hocamla nefes çalışmamız tam bitmişti ki, sınıfa diğer öğrenciler girmeye başladı. Ben yerimden kalkarken, hocam bana burnumda bir sorunum olup olmadığını sordu. Benim burnumda yıllardan beri deviasyon var, onu hissetmiş olmalı diye düşündüm. "Evet hocam burnumda deviasyon var" dedim. "Sol burun deliğinizde mi tıkanıklık?" diye sordu. Şaşırdım. Doğru tahmin etmişti. "Evet" dedim. "Nereden tahmin ettiniz?" diye sordum. "Sizin sürekli stresli yaşamanıza şaşmamalı" gibi birşeyler dedi ve diğer arkadaşlara yöneldi. Sonra konuşma fırsatımız olmadı.

Bütün erkekler mikroptur

Resim
Bağışıklık sistemi nasıl çalışıyor, nasıl güçlendirilir diye araştırırken bana virus bulaştı :) Ama ne bulaşma! Önce virus nedir, nasıl çoğalır bunları anlamaya çalıştım. Bakın sonra nerelere vardım. Baştan ipucu vermeyeyim ki, benim deneyimimi size de yaşatayım. Virus, canlımıdır cansızmıdır tartışması hala sürüyormuş. Çünkü birşeye canlı diyebilmemiz için gereken özellikler viruste bulunmuyor ama bir canlı gibi hareket edebiliyor. Virus canlılarda olması gereken bir hücre yapısına sahip değil ve kendi kendine çoğalamıyor. Temel olarak bir başlık ve kuyruktan oluşuyor. Baş kısmındaki korunaklı yapının içinde RNA  taşıyor. Çoğalması için mutlaka bir canlıya bulaşması gerekiyor. O canlının hücresine nüfuz edebilirse o hücre çoğalırken kendisini de kopyalatmış oluyor. Daha doğrusu o canlı çoğalırken virüsün kendisi de çoğalmış oluyor. Bu canlı hücre, bir bakteri olabileceği gibi, bir insan, bir hayvan ve hatta bir bitki olabilir. Bu tamamen virüsün tipine

Sistem Çöktü

Yıllaaaaaaaaaaaar önce bir hafta sonu. Evdeyim. Telefon çalıyor.  O zamanlar telefonlar sabit. Kalkıyorum yerimden , açıyorum.  - Nasıl yani , ne zaman olmuş bu Selim? -  Oğlum kötü bir şey mı olmuş? - Sistemler çökmüş anne. -  Eyvaah. Birine bir şey olmuş mu? - Bir dakika anne...

Martı

Fotoğraf makinemi yeni almıştım. Canon 550D. Fonksiyonlarını öğrenmeye çalıştığım günlerdi. Bir arkadaşım da Nikon almış ama makine üzerinde deneyimi azmış. Fotoğraf çekme eğitimini de yeni almış. Konuşurken, -  Beraber fotoğraf çeksek, dedi.  Fotoğraf kulübü bir proje kapsamında bir Pazar aktivitesi düzenliyormuş. "Adalar ve martılar" mı öyle birşeydi adı. Hemen atladım teklife. Bir taşla birkaç kuş vurabilecektim.  Aklımdan bu cümleyi geçirdim ama bir daha tövbe :)  

Ben Neden Yoga Yapıyorum

Resim
Başkaları neden yoga yapıyor, bilemem. Bana  hep soruyorlar, yoga yararlı mı gerçekten, faydasını görüyor musun diye. Kendimi iyi  hissetmesem üç yıla yakın zamandır niye yapayım. Üstelik maymun iştahlı biri olarak, çoktan vazgeçmiş olurdum. Sırası değil ama çok sorulduğu  için cevaplayayım. Tayt da giymiyorum yoga yaparken. Öyle bir zorunluluk yok. Ama bol, rahat ve esnek kıyafetler giymek lazım. 360 derece çiçek gibi açılıyoruz, yenim dar geldi demeyin :) Bu yazıyı yazıyorum ki, bir daha yoga soran olursa link'ini gönderirim, çünkü uzun hikaye. Soranlara kısa kesiyorum bazan ne yapayım. :) Başlıyorum anlatmaya...

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

Bilmiyorum... Yani senelerdir istikrarla büyüyen bu nodül neden şimdi ufaldı?! Cevabını bilmiyorum. Takip eden doktorlar küçülmeyeceğini ama çok büyürse bir operasyonla nodülün alınabileceğini söylüyordu. Küçülmesini beklemiyordum. İlk ortaya çıkışı düzenli yaptırdığım check-up'da olmuştu. Hemen biopsi yaptırmam söylendi. Çok korktum ama riske de girmemek lazım. Allah'tan sonucu üzücü çıkmadı ve izlemeye aldık.

Dilek

Uzun zamandan beridir, Whatsapp'da bir muhabbet grubumuz var. Gün boyu mesajlaşıyoruz, daldan dala atlayarak. Değişmeyen tekşey , sabah günaydınlarımız. Kim en erken kalktı? Niye erken kalktı? Eksik kim? Niye günaydın demedi bugün bize? Yoksa onun günaydın demediğini bile farketmedik mi o gün?! Bugün yine her zaman olduğu gibi günaydına günaydın ile cevap verdim ve ekledim:

Savunma Sistemimiz

Resim
Popular Science dergisinin (sanırım) Temmuz sayısında yayınlanan iki yazı ilgimi çekti. İlk bahsedeceğim yazıda açlığın bağışıklık sistemine olan pozitif etkisini anlatıyor. Aşağıdaki yazıyı okuyunca siz de göreceksiniz ki, aç kalındığında vücut kendini yenilemeye başlıyor. Bir arkadaşım , evdeki orkidelerim çiçek açmıyor diye dertlendiiğimde, bana bir süre ilgilenmememi söylemişti.  Çiçeklere düzenli su vermezseniz, kurumaya yüz tutarsa, çiçek açmaya başlarmış.  Kuruyup ölmeden önce tabi :) Neden?

Bir şaka ile başladı

Herhalde 2008 ilkbaharıydı. Şimdi oturduğum siteye yeni taşınıyordum. Dairenin ilk sahibiyim. İnşaat kiri de olduğu için derin bir temizliğe girişilmişti evde. Annem de eşlik ediyor ben de erkeklerin yapması gereken tesisat kontrollerini yapıyorum. Temizlik için gereken malzemeleri bana söylüyorlar, onları hallediyorum.