Burun ve stres
Bir akşam Yoga hocamla birebir nefes çalışıyorduk.
Otonom sinir sistemi, bilincimizle yönetemediğimiz sistemleri yönetir.
Bunlar, sindirim, dolaşım, boşaltım, salgı bezleri vb gibi sistemlerdir.
Bedeni yaşatmak, bizi yaşamsal tehlikelerden korumak/kurtarmak için otomatik yönetilen sistemler.
Otonom sinir sistemi ikiye ayrılıyor:
1- Sempatik Sinir Sistem : Bu sistem bir tehlike anında bedeni alarma geçirmek için devreye giriyor. Kaçmak veya saldırmak için gereken enerjiyi temin etmek için çok enerji harcayan sistemleri kısıyor ve kaslara enerji göndermek için gereken sistemleri de tam kapasite çalıştırıyor. Tehlike geçene kadar bol nefes ile oksijen alınıyor, kalp atışı hızlanarak organların ihtiyaçları acilen sağlanıyor. Kan şekeri yükseliyor. Adrenealin yükseliyor.Sindirim yavaşlatılıyor.
2- Parasempatik Sinir Sistemi : Bu sistem ise tehlikesiz huzurlu dönemin sistemidir. Bütün sistemlerimiz dengelidir. Sakinlik ve huzur vardır bedende. Stres sonrası gevşemeyi bu sistem sağlıyor.
Aşağıdaki resim bu anlattıklarımı çok güzel toparlamış.
Bu iki sistem hakkında internette çok daha güzel, çok daha detaylı kaynaklardan fazlasıyla bilgi edinmeniz mümkündür.
Şimdi gelelim burun ile bu sistemlerin ilişkisine.
Biliyoruz ki beynimizin sol yarısı bedenimizin sağ tarafını, sağ yarısı da sol tarafını yönetiyor.
Bu sır değil, tıbben kanıtlanmış bir gerçek.
Benim de beyimin sol yarısında bir damar daralması olduğunda, bedenimin sağ tarafı ne biçim etkilenmişti.
Bu çapraz bağlantı özelliğine burun delikleri ve kanalları da dahilmiş.
Yani burnumuzun sol deliğindeki sinir uçları beynimizin sağ yarısına, sağ deliğindeki sinirler de sol yarısına uzanıyormuş.
Benim burnumun sol tarafı genelde tıkalı olduğundan genelde sağ kanaldan nefes alıp verdiğimden beynimin sol yarısı sürekli uyarılıyor. Yani Sempatik Sinir sistemim sürekli uyarılıyor, başka bir ifadeyle "Savaş veya Kaç" modu benim genel karakterim olmuş olabilir. Sakinleşebilmem için sol kanalı çalıştırmam gerekiyor.
Yoga ile beraber hayatıma giren derin nefes alıştırmalarından sonra (Yoga'da ağız kapalıdır ve hep burun nefesi çalışılır) horlamalarımın da azaldığı söyleniyor. Daha sakin bir insan olduğum söyleniyor. Bunlar dışardan görülen değişiklikler.
Yoga'da bir nefes türü var. Bunu Dünya Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen de bir seminerinde anlatmış ve uygulamasını göstermişti. Kendisi her egzersizinden önce stres atmak için uyguluyormuş. Bir burun deliğinden nefes alıp, diğer burun deliğinden nefes vermek şeklinde özetleyebilirim.
Bu tekniği en güzel şekliyle anlattığı için aşağıdaki bağlantıyı buraya ekliyorum.
Denemenizi mutlaka isterim. Farklı varyasyonlarına da rastlayabilirsiniz. Hepsi de doğrudur, hepsi de faydalıdır.
==> Dönüşümlü Burun Nefesi Tekniği
Herşeyde söylendiği gibi, hayatta denge önemli.
Burundan alınan nefesin de dengeli olarak her iki kanaldan geçmesi gerekiyor ki dengeli bir insan olalım.
Gerektiğinde atak, gerektiğinde sakin bir insan olabilmek için bu nefes çalışmaları önemli.
Normal şartlarda 1-1,5 saat bir burun kanalından, 1-1,5 saat diğer burun kanalından nefes alınıp veriliyormuş.
Bazan nefesimi izlerken bu dönüşümü farkediyorum. Demek ki doğru.
Ama benim gibi, dengesiz nefes alış-verişi yapanların bu nefes tekniğini çalışmalarını tavsiye ederim.
Denemek zor değil :)
Ameliyat olsan daha iyi değil mi gibi birşey mi duydum?!!
Boşversenize :)
Daha önce nefesin, vücudun belli bir bölgesine nasıl yönlendirilebileceğiyle ilgili ahiret soruları sorunca kendisine, "Bir sonraki derse erken gel, çalışalım" demişti.
Hocamla nefes çalışmamız tam bitmişti ki, sınıfa diğer öğrenciler girmeye başladı.
Ben yerimden kalkarken, hocam bana burnumda bir sorunum olup olmadığını sordu.
Benim burnumda yıllardan beri deviasyon var, onu hissetmiş olmalı diye düşündüm.
"Evet hocam burnumda deviasyon var" dedim.
"Sol burun deliğinizde mi tıkanıklık?" diye sordu.
Şaşırdım. Doğru tahmin etmişti.
"Evet" dedim. "Nereden tahmin ettiniz?" diye sordum.
"Sizin sürekli stresli yaşamanıza şaşmamalı" gibi birşeyler dedi ve diğer arkadaşlara yöneldi.
İlk tanıştığımız günlerde daha önce felç geçirdiğimi söylemiştim ona.
Nasıl olduğunu, neden olduğunu merak etmiş, uzun uzun konuşmuştuk.
Yoganın bu dönemde bana çok iyi geldiğini söylemiştim.
Büyük ihtimalle konuyu oraya bağlayacaktı ama dediğim gibi konuşmanın arkası gelmedi.
Ama kafama takıldı o son sözü.
Eve gelince hemen araştırmaya başladım ve otonom sinir sistemine giriş yaptım :)
Bunlar, sindirim, dolaşım, boşaltım, salgı bezleri vb gibi sistemlerdir.
Bedeni yaşatmak, bizi yaşamsal tehlikelerden korumak/kurtarmak için otomatik yönetilen sistemler.
Otonom sinir sistemi ikiye ayrılıyor:
1- Sempatik Sinir Sistem : Bu sistem bir tehlike anında bedeni alarma geçirmek için devreye giriyor. Kaçmak veya saldırmak için gereken enerjiyi temin etmek için çok enerji harcayan sistemleri kısıyor ve kaslara enerji göndermek için gereken sistemleri de tam kapasite çalıştırıyor. Tehlike geçene kadar bol nefes ile oksijen alınıyor, kalp atışı hızlanarak organların ihtiyaçları acilen sağlanıyor. Kan şekeri yükseliyor. Adrenealin yükseliyor.Sindirim yavaşlatılıyor.
2- Parasempatik Sinir Sistemi : Bu sistem ise tehlikesiz huzurlu dönemin sistemidir. Bütün sistemlerimiz dengelidir. Sakinlik ve huzur vardır bedende. Stres sonrası gevşemeyi bu sistem sağlıyor.
Aşağıdaki resim bu anlattıklarımı çok güzel toparlamış.
Bu iki sistem hakkında internette çok daha güzel, çok daha detaylı kaynaklardan fazlasıyla bilgi edinmeniz mümkündür.
Şimdi gelelim burun ile bu sistemlerin ilişkisine.
Biliyoruz ki beynimizin sol yarısı bedenimizin sağ tarafını, sağ yarısı da sol tarafını yönetiyor.
Bu sır değil, tıbben kanıtlanmış bir gerçek.
Benim de beyimin sol yarısında bir damar daralması olduğunda, bedenimin sağ tarafı ne biçim etkilenmişti.
Bu çapraz bağlantı özelliğine burun delikleri ve kanalları da dahilmiş.
Yani burnumuzun sol deliğindeki sinir uçları beynimizin sağ yarısına, sağ deliğindeki sinirler de sol yarısına uzanıyormuş.
Benim burnumun sol tarafı genelde tıkalı olduğundan genelde sağ kanaldan nefes alıp verdiğimden beynimin sol yarısı sürekli uyarılıyor. Yani Sempatik Sinir sistemim sürekli uyarılıyor, başka bir ifadeyle "Savaş veya Kaç" modu benim genel karakterim olmuş olabilir. Sakinleşebilmem için sol kanalı çalıştırmam gerekiyor.
Yoga ile beraber hayatıma giren derin nefes alıştırmalarından sonra (Yoga'da ağız kapalıdır ve hep burun nefesi çalışılır) horlamalarımın da azaldığı söyleniyor. Daha sakin bir insan olduğum söyleniyor. Bunlar dışardan görülen değişiklikler.
Yoga'da bir nefes türü var. Bunu Dünya Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen de bir seminerinde anlatmış ve uygulamasını göstermişti. Kendisi her egzersizinden önce stres atmak için uyguluyormuş. Bir burun deliğinden nefes alıp, diğer burun deliğinden nefes vermek şeklinde özetleyebilirim.
Bu tekniği en güzel şekliyle anlattığı için aşağıdaki bağlantıyı buraya ekliyorum.
Denemenizi mutlaka isterim. Farklı varyasyonlarına da rastlayabilirsiniz. Hepsi de doğrudur, hepsi de faydalıdır.
==> Dönüşümlü Burun Nefesi Tekniği
Herşeyde söylendiği gibi, hayatta denge önemli.
Burundan alınan nefesin de dengeli olarak her iki kanaldan geçmesi gerekiyor ki dengeli bir insan olalım.
Gerektiğinde atak, gerektiğinde sakin bir insan olabilmek için bu nefes çalışmaları önemli.
Normal şartlarda 1-1,5 saat bir burun kanalından, 1-1,5 saat diğer burun kanalından nefes alınıp veriliyormuş.
Bazan nefesimi izlerken bu dönüşümü farkediyorum. Demek ki doğru.
Ama benim gibi, dengesiz nefes alış-verişi yapanların bu nefes tekniğini çalışmalarını tavsiye ederim.
Denemek zor değil :)
Ameliyat olsan daha iyi değil mi gibi birşey mi duydum?!!
Boşversenize :)
Yorumlar