Ben Neden Yoga Yapıyorum

Başkaları neden yoga yapıyor, bilemem.
Bana  hep soruyorlar, yoga yararlı mı gerçekten, faydasını görüyor musun diye.
Kendimi iyi  hissetmesem üç yıla yakın zamandır niye yapayım.
Üstelik maymun iştahlı biri olarak, çoktan vazgeçmiş olurdum.

Sırası değil ama çok sorulduğu  için cevaplayayım.
Tayt da giymiyorum yoga yaparken.
Öyle bir zorunluluk yok.
Ama bol, rahat ve esnek kıyafetler giymek lazım.
360 derece çiçek gibi açılıyoruz, yenim dar geldi demeyin :)

Bu yazıyı yazıyorum ki, bir daha yoga soran olursa link'ini gönderirim, çünkü uzun hikaye.
Soranlara kısa kesiyorum bazan ne yapayım. :)

Başlıyorum anlatmaya...

2013'de felç (inme) geçirince, doktorların hepsi bir ağızdan , kendimi değiştirmem gerektiğini söylediler.
Çünkü ortada stresden başka görünen bir neden yoktu.
Etrafımdakiler benim hatırım için bile olsa değişmezmiş. :)
Artık strese tekrar girmeye bedenimin tahammülü yokmuş.
Stresi önlemenin de tek çıkar yolu, kendimizi değiştirmekten geçiyormuş.
Dünyaya daha farklı bakmalıymışım.
Hele hele bu dönemde tanıştığım psikiyatristin kurduğu bir-iki cümle vardı ki, gel de kendini değiştirme.
Sözleri tokat gibi inmişti suratıma.

Değişmem gerektiğimi söylediler ama nasıl yapacağımı söylemediler.
Herhalde danışmanlık hizmetine giriyor :)
Ben de araştırmaya başladım.

Önce stres ne biçim birşey ki bende fiziksel kayba sebep oldu, bunu anlamaya çalıştım.
Meğer strese girmek öyle basit bir şey değilmiş.
Basit olmadığı gibi , insan beyni ottan-boktan herşey için strese giriyor.
Beynimiz öleceğimizi sanıp, bizi hayatta tutmaya çalışıyormuş.
Ama bunu yaparken de , galiba çok akıllı değil ki, bizi ihmal ediyormuş.
Neredeyse beni öldürüyordu :)

Konunun içine girdikçe dibini bulamayacağımı sandım.  
Stres konusu okyanus kadar derin ve sınırsız bir konu.

Sonunda temel olarak beyni arasıra rahatlatmak gerektiğini öğrendim.
Kısır döngüye giren beynimi, o döngüden kurtarmak için ne  yapmalıyım derken, sonunda kendimi meditasyon nedir diye araştırırken buldum.

Ama sanmayın ki yogayı meditasyon için yapmaya  başladım.
Yogaya başlamamın nedeni daha çok o tarihlerdeki fiziksel kısıtlarımdan kurtulmak için oldu.
Ne alaka!!

Evet.
Fizik tedavi sürerken günaşırı hastaneye gidiyordum, gitmediğim günlerde de sitedeki spor salonuna gidiyordum ve böylece aynı egzersizleri hergün gözlem altında yapıyordum.
Haftada bir gün de tatil hakkı tanımıştım kendime.
Hiç spor yapmayan ben, hergün, üstelik iki set egzersiz  yapıyordum artık.
Daha önce meraktan katıldığım pilates derslerindeki hareketlere benziyordu egzersizlerim.

Derken, daha da üst level'lara geçince, hastanede denge  tahtasında çalıştırılmaya başlandım.
Aynen aşağıdaki alet.
Önce iki ayakla başladım, sonra tek ayak bunun üzerinde durmaya çalıştırıldım.
Denge Tahtası-Fizik Tedavi Gereçleri

E bunu ben spor salonunda nasıl yaparım diye hocalarımla konuşurken onlar da aşağıdaki aleti önüme koydular.

bosu ball stability için resim sonucu

Ve birkaç aya kalmaz sirklerde gösteri yapabileceğimi anladım o an. :)

Bu aletler üzerinde ister çift ister tek ayakla olsun, dengede durmaya çabalarken, beynimiz çok küçük ince ayarları yapabilmek için bütün sinirleri otomatik olarak uyarıyor ve aktive ediyormuş. O yüzden beyin felcinden sonra üst level'larda önemli bir aşama , bu aletle denge çalışmak.

Bu arada bütün bu deneyimlerim sırasında bedenimi, beynimi, sinir sistemini tanıdıkça , kuklacısı beyin olan bir Pinokyo olduğumuzu anlamaya başladım. :)
Kuklacıya iyi  bakmak , onu iyi beslemek lazım.
Ona  birşey olursa beyindeki bağlantılar bir bozulursa, ne el oynar ne ayak.

kukla iskelet için resim sonucu

Tabi ben bunlarla uğraşırken, bir yandan da stres konusunda araştırmalarım devam ediyordu.
Duydunuz mu hiç, zebralar ülser olmazmış.
Araştırın :)

Stressiz hayat olmaz.
Aksi  takdirde tehlikeler karşında tepki gösteremeyiz, savunmaya geçemeyiz.
Ancak sağlığımız için önemli olan iki şey var stres açısından:

1) Zırt pırt herşey için strese girmemeyi  öğrenicez. Ki mümkün. Kafaya takmamanın yolları var.
2) Strese girdiğimizde de çabuk çıkmayı öğreneceğiz. Süre uzarsa beynimiz  bedenimizi ihmal ediyor ve bağışıklık sistemimiz devre dışı kalabiliyor.

İkisi de çok derin konular.
Derine dalmayayım şimdi.

Fakat beyni stresden uzaklaştırmak demek onu yarının endişelerinden ve dünün pişmanlıklarından uzaklaştırmaktır.
Yani An'a odaklanmak.
Kolay mı? Değil.
Mümkün mü? Evet.
Zamanla oluyor. İlerde belki buraya küçük bir subrutine kondururuz. :)
Ve çok çok güzel oluyor.
Meditasyon diyorlar buna.
Ve herkesin meditasyon şekli farklı olabiliyor.
Siz seçiyorsunuz, siz karar veriyorsunuz yönteme.
Yeter  ki, kafanıza takılan bütün çöpleri atın.
Atın deyince olmuyor :)
Onların yerine birşey koymak gerekiyor :)
Başka  bir düşünce.
Diğer çöplerin geri girmesini engelleyecek yoğun düşünceler.

Yine dağıldı konu.
Konumuz meditasyon değil.

Ben meditasyon arayışım sırasında yogaya bulaşmadım.
Ama herkes yogayı meditasyon sanıyor.
Doğru :)
Ama salt meditasyon mu? Hayır.

Stresi yönetmeyi ve bedensel karizmayı düzeltmeyi öğrenmeye çalışırken birgün spor salonumuzda panoda Yoga Dersi'ni okudum.
Belki aylardır orada asılıydı ama bende aydınlanma başladığından sanırım ki o yazıyı yeni farkettim.
Merak ettim ve hayatımdaki ilk yoga hocamla tanıştım.
Zaten rahatsızlığımı biliyordu, takibindeydim.
Henüz benim için vaktin erken olduğunu ama denemek için derslerinden birine, başlangıç seviyesinde olanına katılabileceğimi söyledi.
Kendimi zorlamamam konusunda da beni uyardı, derse girerken.

Ve böylece bugüne kadar süren yoga deneyimim başlamış oldu.


yoga ağaç duruş tree asana için resim sonucu

Kendimi birden pilates gibi birşeyin içinde buldum. :)
Hareketler pilatese benziyordu ve bunların bir kısmını fizik tedavi seanslarında da yapıyorduk.

Hatta beni fizik tedavide çalıştıran hocama sordum.
Hepsi birbirine benziyor ne iş dedim.
Cevabı bana ilginç geldi.
Dedi ki, "Levend bey insan vücuduna  kaç farklı hareket yaptırılabilir ki zaten" dedi, gülüştük. "Fizik tedavide ihtiyaca göre hareketleri seçiyoruz, onları yaptırıyoruz . Pilates, aynı hareketlerin tüm bedene uygulanan çok tekrarlısıdır. Yoga ise yine aynı hareketlerin daha durağan , sakin ve yavaş yapılan halidir, esneme ağırlıklıdır"

Ama özetle sonunda anladım ki, yoga dengede durabilme sanatıdır. :)
Eğer dengede durabiliyorsan, kafan çalışıyordur :)
Şaka şaka. Ama en azından beyninle kasların arasında uyum süper demektir.
Beynin bedenine  hakim demektir.
Duyuların süper çalışıyordur.

Dengede durmak için konuya odaklanmak gerekiyor.
Odaklanmak, meditasyon yerine geçiyor aslında.
Çünkü meditasyon aklı yönetebilmektir.
Dengede durabilmek için bedenine odaklandığında, aklına başka bir düşünce giremiyor.
Endişeler, pişmanlıklar dışarda kalıyor.
Girerse düşüyorsun zaten.
İnanmazsanız deneyin :)

Böylece dengede durmaya çalışmak bir nevi meditasyondur.
O zaman yoga meditasyondur, bir  bakıma.

O zaman paralel yürüttüğüm iki araştırmamın sonucunu yogada bulusturabilirdim.

Böylece hem fiziksel olarak kaslarımın güçlenip beynimdeki hasardan sonra sinirlerin yeniden oluşmasını sağlamak hem de bedenime odaklanarak o 1-1.5 saatlik süre içinde bana stres yapan tüm endişe ve düşüncelerden uzak durmayı başarabiliyordum. Başaramazsam düşüyordum.

İşte özetle ben Yoga'ya böyle başladım ve evet hem bedensel hem düşünsel açıdan çok faydasını gördüm. 
Yoga ile ilgilenmeyi çok seviyorum.
Yogayı çok seviyorum.
Ama iyi yoga yaptığımı söyleyemem.

Biraz daha detay irdeleyelim.

Bedenimin neler yapabileceğini hissederek tanımak, zamanla değişimi gözlemlemek, daha iyisini yapabileceğine inancını artıyor ve çok eğlenceli.
Yogada temel kurallardan biri, hareketi bedeninin izin verdiği ölçüde yapmaktır.
Zorlama yok, doğrusunu yapmak için ezilip büzülme yok, başkasına özenme yok.
Her hareket dizisinin, yani akışın, çok sayıda varyasyonu var.
Seç seç yap.
Yaparken fikir değiştir, yeni bir akış belirle.
Kendin ol.
Yoga aslında tek kişiliktir, kendinle başbaşasın.
Yapamıyorsan sabredecek ve bir dahaki sefere yapabileceksindir.
Başkasının yapabiliyor olması bir ölçü değil, onun bugün yapıyor olması da yarın yapabileceğini göstermez. 
Daha önce yaptığın bir hareketi, beynini boşaltamadığın gün yapamıyorsun.
Dikkat ve konsantrasyon işte böyle, stres durumuna bağlı. 

Beyin normal şartlar altında bedene çok iyi bakıyor.
Arızaları anında tespit edip salgı bezleri vasıtasıyla iyileştirebiliyor.
Ancak tehlikede olduğunu "sanırsa" bazı günlük operasyonlarını durdurup, bütün gücünü seni stresten uzak tutmaya ayırıyor.
Derin bir konu.
Günümüzün stresli hayatından beyni 10 dakika uzak tutmayı başarmak, beynin iyileştirici fonksiyonlarını aktive etmesini sağlıyor.
Günde 10 dakika meditasyon yeterli gözüküyor.
Bu yoga olabilir, resim yapmak olabilir, maç yapmak veya seyretmek olabilir....
Hatta sadece nefesine odaklanmak.
Kişiye göre değişir.
Ama ben yogayı tercih ederim.
Çünkü güzel bir oyun.

Kardiyo doktorum yoga yapmak da kalpte yeni damar oluşumunu sağlar demişti.
Geçenlerde yoga dersine ilk kez katılan ve ilk defa yoga yapan bir arkadaşıma , dersi nasıl bulduğunu sordum.
"Ciddi kardiyo gerektirir bu yahu" dedi.
Yapmayan bilmez ama bir saat yoga yapmak, ciddi ter attırıyor, ciddi kalp attırıyor.

Ve en önemlisi de nefes...
Belki doğrudan yoga ile ilgisi yok ama nefes ile tanışmam da yoga ile oldu.
Masa başında  çalışırken akciğerlerin %10u kullanıyoruz.
Beden minimum kapasiteyle çalışıyormuş ve  bu kadar nefes temel ihtiyaçlar için yetiyormuş.
Bunu artırarak bağışıklık sistemini harekete geçirebiliyormuşuz.
Bedeni tulum gibi kasıklardan köprücük kemiklerimize kadar şişirerek bol oksijenle  doldurmak, tüm fonksiyonları uyandırıyormuş.
Bir yandan bol oksijenle  bedeni beslerken, diğer yandan ağır ağır nefes alıp verme boyunca dikkatiniz bu seremonide oluyor ve çalışma bittiğinde zamanın su gibi akıp gittiğini farkediyorsunuz.
An'da kalıyorsunuz.
Meditasyon yapmış oluyorsunuz yani.
Tam bir meditasyon değil tabi.

Ayrıca yoga hareketlerinde  bir diğer özellik de, bir pozisyondan diğerine geçerken nefesinizin sınırlarını geçiş noktası olarak kullanmanızdır ve ritmi yakalarsanız çok daha zevkli bir çalışma haline geliyor.
Yani yoga boyunca sürekli derin nefes alıp verme vardır.

Bu arada bu nefes çalışmalarını yavaş yavaş yapıyorsunuz.
Hissede hissede.
Bu yavaş nefes alıp vermeler, nabzınızı   da düşürüyor.
Yürüme bandında yürürken, nabzımın yükseldiğini gördükçe , uzun uzun nefes alıp vermeye başlıyorum.
Nabzın düşmeye başladığını görmek, olağanüstü bir beceri gibi geliyor bana.
Bedenimi kontrol edebiliyorum, kalbimin atışını yavaşlatabiliyorum.
Yavaş atan kalp, sakinliktir.

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...

Ve şükretmek...
Her seansın sonunda "Derin Dinlenme" duruşu var.
Ölü gibi yatıyoruz.
Seansın sonunda süper bir dinlenme modu.
10 dakika.
En sevdiğim an.
Bazıları horul horul uyuyakalıyorlar :)
Ardından sabah uyanır gibi taptaze kalkıyorsunuz.
Lotus oturuşuna geçiyorsunuz.
Ellerinizi , avuç içlerini birbirine dayıyarak, kalbinizin önünde birleştiriyorsunuz.
Gözleriniz  kapalı, başınızı öne eğiyorsunuz.
Sahip olduğunuz şeylere şükrediyorsunuz.
Tek tek aklınızdan geçiriyorsunuz.
Günlük koşturma içinde hiç aklınıza gelmeyen şeyler.
Başkalarının sahip olmak için dua ettiği şeyler çoğu.

Güne uyanabildiğimiz için.
Nefes verip alabildiğimiz için.
Yürüyebildiğimiz  için.
Sevdiklerimizi görebildiğimiz için, onlara sarılabildiğimiz için.
Duyabildiğimiz için.
Sağlıklı olduğumuz için.
Spor yapabildiğimiz için.
Yemek yiyebildiğimiz için.
Su içebildiğimiz için.
Şükrediyoruz.

Aklımdan  bunları sayarken, "Ne çok şeye sahipmişim" diye aklımdan  geçiyor hep.
Liste bitmek bilmiyor.
Hocamız "Namaste" dediğinde, bırakıyorum saymayı.

Siz de şükretmeniz gereken sahip olduklarınız listesini gözden geçirin.
Gözlerinizi açtığınızda nasıl rahatlamış olduğunuzu farkedeceksiniz.

Bu yüzden yoga yapıyorum ben.

Namaste

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Bravo, çok beğendim, kalemine sağlık. Namaste.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak