Nefesle tecrübelerim - 1

Strese girmemek veya stresden kısa sürede kurtulmak gibi konulara merak sardığımdan beri, farklı çözüm teknikleri  ve yöntemleri ile karşılaşmıştım.

Bunların  hepsinin temelinde yoğun odaklanma yatıyordu.
Yani başka birşeyle ilgilenmek, ama yoğun ilgi sağlamak ve beyni o büyük girdaptan çıkarıp, beden ile ilgilenmesini sağlamak, böylece stresin yıpratıcı etkisinden kendimizi kurtarmak.

Bu da aslında meditasyon demekti.
Meditasyon tekniklerinden biri de nefese odaklanmaktır.

Nefese odaklanmak derken, bir yandan  da Yoga'da nefes çalıştığımdan , farklı türleri olduğunu gördüm.
Bunları öğrenmek ve denemek çok güzel.

Nefes demek, oksijen demek.
Oksijen demek, hayat demek, beden için en büyük ve değerli gıda demek.
Aç ve susuz saatlerce hatta günlerce durabiliyoruz ama bir test edin bakalım, nefessiz kaç dakika durabiliyorsunuz!
Deneyin deneyin. Ne kadar değerli olduğunu denemeden anlayamazsınız.

Ve klasik laf: İnsan sahip olduğu şeylerin kıymetini ona sahipken anlayamıyor.
Yalan mı?!
Yanlış mı?!

Ben doğru nefes almanın, nefesi belli bir bölgeye yönlendirmenin bedendeki etkilerini okuduğumda çok şaşırmıştım ve mühendis kafasıyla anlamakta güçlük çekmiştim.

Ama  yaşadığım örnekler , bu konuda kafamda hiç şüphe bırakmadı.
Biraz bu örneklerden bahsetmek istedim.


1) Fizyoterapistin ağrıyı gidermek için uyguladığı yöntem

Annemin kalça protezi ameliyatından sonra , hastaneden çıkarken, mutlaka egzersizleri uygulaması gerektiği söylendi bize. 
Hareketleri, bu işi bilen birisinin yaptırmasının daha doğru olacağını düşündüğümüzden  eve fizyoterapist getirttik.
Gün aşırı düzenli olarak bir fizyoterapist gelmeye başladı eve.
Annem ona naz yapamadığı için zorlansa da kızsa da hareketleri düzenli olarak yapıyordu.
Bir süre sonra annemin ameliyat geçirdiği bacak tarafında, kasıkta bir ağrı oluştu.
Bu ağrıyı ben de biliyorum.
Vücutta herhangi bir kas grubu bir şekilde kullanılamadığında , hareketi zorlarsanız , başka kas grupları aktif olup, yarım yamalak da olsa o hareketi yapabiliyorsunuz. 
Bunu beyin düzenliyor, yani o hareket için hangi kasları hangi sırayla çalıştırarak gerçekleştireceğini beyin ayarlıyor.

Kasıkta bir kas varmış, yukardan aşağıya uzanan kısa bir kas sanırım.
Bu kas normal şartlarda bedeni dik ve sabit tutmaya yarıyormuş.
Ancak, hareket ederken, asıl kaslar çalışmazsa, beyin ne yapsın, bu kası da kullanıyormuş.
Sabit durmaya alışık bu kası zorlayınca da ağrıyormuş. Olay bu kısaca. Umarım doğru öğrenmiş ve doğru anlatabilmişimdir.

Bu kısa anatomi bilgisinden sonra gelelim fizyoterapist uygulamasına.
Annem hareketleri yaparken kasığını tuttuğunu görünce önce ağrıyan yeri tam bulabilmek için parmak uçlarıyla yoklayarak tam yerini buldu. 
Kasın çok kasılmış olduğunu söyledi.
Sonra , sırt üstü yatar pozisyondaki annemle, aralarında şöyle bir  diyalog geçti:

FT : Şimdi benim dediklerimi aynen uygulamanı istiyorum. Deriiiiin bir nefes al sonra yavaş yavaş ver.

Bu arada bir eliyle kasıktaki kasa bastırıyor. Bu detayı atlamayalım.

Annem dediğini aynen yaptı.

FT : Çok güzel. Bir daha yapalım. Bu sefer daha derin al ve  biraz tut sonra yavaş yavaş ver.
FT : Aferin. Şimdi o kadar çok derin nefes al ki, köprücük kemiklerine  kadar gitsin nefes.
FT : Olmadı, köprücük kemiklerine ulaşamadı. Bir daha deniyelim.
FT : Aferin şimdi süper oldu bak. Şimdi sadece sol köprücük kemiğine kadar al nefesi, sağ tarafa az gitsin.

Ben bu olayı annemin ayak ucundan seyrediyorum. Annem anlam veremediği gibi, ben de tam anlamadım. Nasıl olacak ki!

ŞA : Akciğer iki tane , ben nasıl sadece sol tarafa nefes alıcam oğlum?
FT : Denemeden karar verme. Soru sorma ve yap. Zamanım daralıyor :) Hadi dene.
FT : Olmadı. İkisine de gitti. Sadece sol taraf şişicek. Bak parmağımın olduğu yere nefesini çek.

Diğer elinin parmaklarıyla omzuna yakın bir noktaya bastırdı.

ŞA : Oğlum saçma değil mi! Nasıl sadece taaa oraya kadar nefes alayım ben. 
FT : Dene yaparsın.
ŞA : Oğlum vallahi yapamam. Mantıksız bu.
FT : İtiraz istemiyorum. Denemeden yorum yapıyorsun, kızıyorum bak. Hadi , elimi bastırdığım yere nefesini gönder.
FT : Bak şimdi oldu. Hani yapamazdın, hani mantıksızdı. Hadi bir daha deneyelim.
FT : Oldu. Şimdi yine derin bir  nefes al ve bu sefer tam şuraya gelsin nefesin.

Bu kez parmaklarını dalak hizasına bastırdı.
Annem yine itiraz etmeye davrandı ama çabuk vazgeçti.
Derin bir nefes aldı.

FT : Çok güzel. Parmağımın ucuyla hissediyorum. Nefesin tam buraya kadar geldi. Aferin sana. Bir daha dene.
FT : Çok güzel. Şimdi en son buraya kadar çek nefesini bakalım.

Ağrıyan kasına biraz daha bastırdı.
Annem bir daha derin bir  nefes aldı.

FT : Olmadı. Daha derin bir  nefes al bakayım.
FT : Harika oldu şimdi. Hadi bir daha al nefesini. 
FT : Süpersin sen. Harika oldu.

Elini kasıktan çekti.

FT : Şimdi kaldır bakayım bacağını. Aferin. Ağrı var mı kasıkta?

Annemin gözlerinden ağrıyı aradığını anladım. Bir yandan da  bacağını kaldırıp indiriyordu.

ŞA : Ağrı yok. Geçmiş sanki. Nasıl oldu bu şimdi? 

Ben de çok şaşırdım. 
Fizyoterapist gittikten sonra annemle konuştum. Evet enteresan, ağrı yok olmuştu.

Bunun birkaç sebebi olabilir.

Birincisi derin derin nefes alarak ve hem zihinsel açıdan hem de fizyoterapistin elinin baskısıyla, ağrılı bölgeye dikkati yoğunlaştırarak, bol oksijen göndermiş olabilir.  
Oksijeninin iyileştirici özelliğini unutmamak lazım.
Bunu Yoga'da da yapıyoruz. 
Rahatlama hareketleri sırasında eklemde ağrıya rastlarsak, hemen o noktada durup, derin nefes alıyoruz ve o noktaya nefesimizi gönderiyoruz.

İkincisi ise, nefesi farklı yerlere gezdirmekle, dikkati ağrıyan bölgeden uzaklaştırarak, o kasın gevşemesini sağlamış olabilir. 

Ki bu ikisi, birbirini destekleyen  hareketler.  
Denir ki, bir bölgeye oksijen göndermeden önce, mutlaka  o bölgenin ısınması sağlanmalı, yani bol kan geçişi sağlanmalı. 
Fizyoterapistin bir elinin sürekli kasıkta olması ve bastırması ve en son oraya odaklanarak, derin nefes aldırması ağrının geçmesini sağlamış olabilir.

Her ne yolla olursa olsun, ağrının yok olduğuna tanık oldum.

Bir sonraki deneyimim çenemdeki kitleye nefes gönderdiğimde olanlarla ilgili olacak.
Pek yakında :) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak