Aşk İnsanı Yorar

 


Ağustos'un ortasında bu soğuk, aşk ateşiyle yanan kalbimin düştüğü ızdıraba yanıt gibi adeta. Ne oldu da bu duruma düştüm.  Beş seneyi aşkın süredir devam eden, herkesin kıskandığı bu beraberlik, neden böyle birden bire  kesildi. Üniversitenin birinci günü , daha kayıt kuyruğunda sıradayken tanışmıştık. O günden beri hiç ama hiç ayrılmadık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Arkadaşlarımız ailelerimiz dostlarımız hep beraber ne çok mutluyduk. Beraber yürüdüğümüz yolda ayağımıza değen taşlar, şimdiki bu lanet sahildeki taşların acıttığı gibi, acıtmadı ayaklarımı. Herşey seninle beraberken öyle mükemmeldi ki. Ne oldu? Soramıyorum bile.


Şarkıya bak, herşey bu ana özgü, özel seçilmiş gibi. "Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu" diyor. Kim yazdı acaba sözlerini. Döner dönmez bakıcam. Neler yaşadı kimbilir. Bak bak bak. "Sevda bahçelerinin çiçekleri hep soldu".... Tıpkı havanın bugün üstüme üstüme kapanması gibi. Bu rüzgara hangi çiçek dayanabilir. Acaba neden yok oldu bu adam. Neden kimse bilmiyor. Anladık, Amerika'ya gitti, 2 yıl sonra dönicem dedi. Anladık. Ok dedik. Havaalanında öpüştük, ağlaştık. Peki sonra ne oldu. Neden 10 gündür yok. Neden whatsapp'a cevap vermiyor.  Hostesler aklını mı çeldi acaba? Olsun ya, olsun, anlık şeyler, gönül kayar gurbette. Ben affederim. Aman neler saçmalıyorum be. Kim ulan o hostes. Tövbe yarabbim. Ya annesi bile bilmiyorum kızım diyor bana. Ailesi bilmiyor, ama hiç endişeli gibi değiller. Hayır bittiyse bileyim ben de. Bitti mi acaba? Kesin bitti. Ama kesin diyemem, konuşmalıyız. Medeni iki insan olarak, karşılıklı konuşup bitirmeliyiz.  İyi de medeni değil demek ki. Beş yıl medeni, sonra .... ne oldu ki. Ben mi birşey yaptım. Hata yaptıysam özür dilemeliyim. Ben özür dilemesini bilirim. Aaaaah Allah cezanı versin senin gibi deniz kabuğunun. Gitti ayağım. A-a, neler diyorum. Duran şeye ben gidip bastım, ona küfrediyorum. Yok yok, ben iyi değilim. Ben eve gideyim veya denize doğru mu yürüyeyim. Ya bu çocuk niye böyle yaptı şimdi.

Şu Spotify reklamları da çok can sıkıcı oldu. Telefon reklamı koyuyorlar, gerçek sanıp, yüreğim hopluyor. Dur yahu, bu benim telefonum. A-aaaa Necmi? Necmi bu...

> Alo , Necmi?
> Merhaba canım, kusura bakma, çok endişelenmişsindir, tahmin ederim, umarım kızmamışsındır.
> Yooo, dedim omzumu silkerek
> Hayatım, havaalanında daha bavullarımızı beklerken elimizden telefonlarımızı aldılar ve iletişimimiz yasaklandı.
> Aaaa, demişim. İnanmalımıyım.
> Nerdesin şimdi, ne yapıyorsun, seni çok özledim.
> Ben evdeyim, film seyrediyorum, sen nasılsın?
> Rüzgar sesi geliyor sanki
> Pencere açık
> Su bastı galiba evini, dalga sesleri de var
> Filmde, tsunami var
> İyi olduğuna çok sevindim. Sürem doluyor. Sen annemlere haber verirsin, iyi olduğumu.
> Tamam

Kapadım telefonu.
Önce beni aramış.

Gözlerinde pıt pıt iki damla yaş. Yağmur damlası da olabilir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak