İftira

Teknedeydik.
İki erkek gerisi kızlar.
Bir  hafta tekne keyfi yapacaktık.
Erkeklerden biri bendim.
Diğeri de öbürüydü.

İlk gün öğle  vakti bindik tekneye.
Az biraz gezdik. Ben hariç diğerleri denize banıp çıktı.
Keyfimiz yerindeydi, güzel bir ilk gün oldu.

Akşam olunca, harika  bir yemek hazırlanmıştı bize.
Keyifle, sohbetle yedik, az biraz içtik.

Geç vakte kadar sohbetimizi ettik.
Oyunlar oynadık.

Sonra yatma vakti geldi.
Kızlar hep bir ağızdan "Biz dışarda yatıcaz, yıldızları seyredicez, kayan yıldız görücez" diye planladılar..
Benim öyle bir niyetim yok. Ben kafamı yastığa koymadan uyuyamam. Yatak yumuşacık olmalı.
Dışarda yatarsam sabah kazık gibi kaskatı kalkarım, ayazdan.
Diğerimiz de içerde yatmaya karar verdi, "Ben de" dedi.
Vedalaştık kızlarla.

Bizim ikimizin kamarası, teknenin burun tarafında, yanyana iki odaydı.
Kızlar  da tam bizim odaların üstünde açık havada yatıyorlar.

Yattık uyuduk hepimiz.

Sabah, güne  hazırlık prosedürlerimiz tamamlandıktan sonra nefis hazırlanmış kahvaltımız için bir araya geldik.
Herkes gecesini anlatmaya başladı.
Şöyle yıldızlar var, böyle  kayıyorlar.
Biri  büyük ayı takım yıldızını görmüş, öbürü kutup ayısını görmüş sabaha karşıydı herhalde.
Fakat kızların hepsi gece bizden çok rahatsız olmuşlar.
"Beyler çok horladınız, uyutmadınız" dediler.

"Ben horlamadım" dedim. Çünkü bir ara motor sesi sandığım bir sesle uyandım. Ayrıldık koydan gidiyoruz dedim. Herhalde  sabah kahvaltımızı başka koyda yapıcaz diye düşündüm. Horlamaymış demek ki.

Öbürümüz dedi ki, "Albayım sen horladın, hem de felaket".
"Yok be abi, tekne bu koydan ayrılmadığına göre, biri horladı, tamam ama horlayan sendin" dedim.
İtiraz etti, o hiç horlamazmış falan.
"Bu akşam bakalım" dedim.
Horlamış olabilirim ama  uyanınca kendi horlamamı nasıl duyucam ben canım, mantıklı değil.
Horlamış olsam bile diğerimiz de horlamıştır.

Güzel geçen bir günün  ardından , gece yine vedalaştık.
Ben tedbirlerimi aldım. Burnumu iyice boşalttım.
Biraz da yoga nefesi çalıştım, burundan aldım verdim.
Başladım etrafı dinlemeye.
Pek zaman geçmedi, uyumuş gitmişim.
O zamana kadar yan kamaradan bir horlama sesi gelmemişti.

Gecenin bir saati gürül gürül bir motor sesiyle uyandım. Yine tekne kalktı sandım. Yok, sallanmıyoruz.
O zaman bizimki horluyor.
Hemen iki kamara arasındaki duvara yumruğumla vurdum, uyansın diye. Yakalamıştım suç üstü.
Üst  kattan yumrukla vuranlar oldu.
Yan camdan seslendim yukarıya doğru "Ben değilim, ben uyanığım" dedim.
"Tamaaaaam" dediler.
Rahatlamıştım, kendimi temize çıkardım. Yattım uyudum.

Sabah kahvaltıda öbürümüz dedi ki; "Albayım ne horladın ama yav, bir ara sahil güvenliği çağıracaktım yemin ediyorum"

Heh dedim, şimdi şah-mat.

"Ooolum ben değildim, kanıtım var. Sor kızlara"
Kızlar beni doğruladılar.
Ben temize çıktım.

"Eeee o zaman kim horluyor yahu. Benim duyduğum ne?" dedi diğerimiz.
"Palavra atıyorsun, blöf yapıyorsun işte" dedim.

Yeminler falan göğe çarpıp, deniz üstünde sekiyor falan. Fena yakalanmıştı işte.

Yanımızda ayakta dikilen , tekne temizliğinde , sofra hazırlamada falan yardımcı olan genç bir mürettebat vardı.  Bizi dinliyormuş. Dayanamadı o da gülmeye başladı.

"Abiler o bizim aşçıydı. Sizin odanızın ön tarafında kaptanın odası var. İki gündür  o kalıyor orda. Çok horladığı için kaptan onu kendi odasına kapattıydı, sesi duyulmasın diye"

Sebebini bilelim de  sorun değil canım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak