Çakışan Randevular

Birkaç hafta önce bir arkadaşıma bir davette kendisine kavalyelik yapma sözü vermiştim.
Arkadaşımı çok uzun yıllar tanıyorum ve bu tür partilere katılmayı sevmesem de kendisini kıramadım, kabul ettim kavalyeliği. Kadın olarak yalnız katılmak istemediğini, tek başına katıldığında da ilgi odağı oluverdiğini ve bu durumdan hoşlanmadığını söylemişti.

Hafta başında beni aradı ve daveti hatırlattı.
Sözüm sözdür, gidicez tabi.
Sorun olmadığını, planladığımız gibi kendisine eşlik edeceğimi söyledim.
Telefonu kapattım, okuduğum gazeteye geri döndüm.

Ve birden bire bir başka arkadaşıma, yine kendisini kırmamak için verdiğim sözü hatırladım.
Siteler arası düzenlenen tenis turnuvasında bizim site adına katılmamı istemişti.
Siteden katılım çok azmış ve bu yıl kazanmaya niyetliymişiz. Katılımım çok önemliymiş.
Düzenleme komitesine ismimi vereceklerdi.
Kabul etmiştim.

İkisi de bu hafta sonu olacak.
Sanırım bu hafta sonuydu maçlar.
Umarım yanlış hatırlıyorumdur.

Hemen arkadaşıma yazdım, "Maça hazır mıyız?" dedim.
"Evet evet, heyecanımız dorukta. Senin katılıyor olman da bizlere büyük moral oldu" dedi.
4-5 yıl önce geçirdiğim rahatsızlıktan dolayı epeydir oynamıyordum aslında.
Buna rağmen oynamayı kabul etmem, onları duygulandırmış.
Hala sağ tarafım o kadar güçlü ve kontrollü değil oysa.
"Maçlar kaçta başlıyor?" diye yazdım.
"Cumartesi "09.30'da başlıyor maçlar. Senin maçın 14.00 gibi başlar" dedi.

Tam da partinin başladığı saat.
Kızı arayıp gelemeyeceğimi söylesem, olmaz öyle şey.
Yıllardır tanıyorum, bugün son görüşmemiz olur ve ortak arkadaşlarım da affetmezler beni.  
Geç katılalım desem o da olmaz, hiç gitmeyelim o zaman deyiverir ve yine ayıp eden taraf olurum.

Turnuvaya katılamayacağım diye öbür tarafa dönsem o da olmaz, çok ayıp olur yine.
Takım benimle motivasyon kazandıysa site olarak kaybederiz.
Belki zaten kaybedicez ama sebebi ben bilinirim.
Çok ayıp olur.

Birşey olsa da birinden biri iptal olsa.
İşim mucizelere kaldı.
Hayatım boyunca hep bu duruma düştüm.
İki arada bir derede kaldım.

Hastalandım desem.
Midemi bozmuş olsam, ishal olsam mesela.
Evden dışarı çıkamıyorum derim.
Sağlık raporu istemezler herhalde.

Çok pis bir duruma düştüm.
Allah kahretsin beni.
Ne halt yiycem şimdi.
Yer yarılsa da içine girsem.

Kalbim kötü çarpmaya başladı.
Sıkıntı bastı, şakaklarım ve alnım ter içinde kaldı birden bire.
Ter kaşlarımda birikiyor. Siliyorum, yeniden tomurcuklanıyor kaşlarımda.
T-Shirt'üm sırılsıklam oldu.  
Oturduğum yerde geri kaykıldım.
Fena oluyorum.
Odadaki oksijen yetmiyor sanki bana.
Sağa dönüyorum olmuyor.
Sola dönüyorum sığamıyorum bir yerlere.

Allahım affet beni.
Bir çıkış noktası yarat bana, yalvarıyorum.
Ya da al beni yanına. Kurtar beni bu halden.
Çok daraldım.

O sırada kapı çaldı. Veya alarm.
Azrail zil çalar mı?
Görmüyorum. Gözlerim karardı.
İyice açtım gözlerimi, yok hayır göremiyorum.
Ayağa kalkmak istedim, oturduğum yerden.
Yok belki yattığım yerden.
Ne zaman yattım ben!
Napıyorum! Nerdeyim!

Ulan!
Rüyamıymış.
Allah kahretsin, rüyamıymış bütün bunlar.
Yuh be.

Oooh be amaaaan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak