Önceliklerim değişiyor

30.Temmuz - 30.Ocak tam altı ay.
Bu dönemin ilk üç ayı raporlu, son üç ayı raporsuz :)
Yani görevimin başındayım.
Çok şükür.
Hayatımın en ilginç, anlatarak bitiremeyeceğim bir dönemi.
Her an'ı bana çok şeyler öğreten bir dönem.

Üç ay önce, blog'umda yazdığım yazıdan sonra çok soran oldu.
Ne önerirsin dediler.
Kazandığım bu farkındalığı ve kazanımlarımı üç ay sonra paylaşacağımı söylemiştim.
Çünkü sonuçlarını görmeliydim.
İşe yarayıp yaramadığını görmeden kimseye akıl vermek istemem. :-)





Bu altı ayın sonuna geldiğimde, bende değişen en önemli şeyin, hayattaki önceliklerim olduğunu görüyorum.
Bu değişimi ben içimde, günlük yaşamımda hissediyorum.
Beni iyi tanıyan arkadaşlarım/dostlarım davranışlarımdaki olumlu yönde değişikliği bana söylediklerinde irkiliyorum.
Çünkü demek ki bu değişikliği sadece hissetmekle kalmıyorum, dışarıya da yansıtıyorum.
Değişiyorum.
Zor ve yavaş değişiyorum ama değişiyorum.
En azından bundan sonraki hayat tarzımı ve neler yapmak istediğimi biliyorum.
Hedef listem var ve adım adım uygulamaya başladım bile.
Aldığım kararlara şaşıranlar oluyor.
Şaşırmayın.
Uzun zamandır ilk defa kendim için çalışıyorum. 
Ve mutluyum.
İkinci kez doğmuş gibiyim.
İlk yarıyı yenik bitirdim ama maç daha bitmedi. :-)
Ne değişti en çok...
Hayatımdaki öncelikler.
Gittiğim doktorların hepsi benzer şeyi söyledi: 
Bu geçirdiğin rahatsızlığı bir uyarı olarak görmelisin.
Stresten uzak dur, hayata bakış açını değiştirmelisin.
Kendini değiştirmelisin, bunun başka çözümü yok.
Bunca yıl sonra kendimi nasıl değiştirebilirim ki, mantıklı mı bu... 
Denemeye karar verdim.
Hobiler edinip, işin, günlük hayatındaki ağırlığını azaltabilirsin dediler.
Zaten raporluydum. Düşünmeye bol vaktim vardı.
Elime kağıdı kalemi aldım, alt alta ilgi alanlarımı yazmaya başladım.
Resim yapmak, balık tutmak, tenis oynamak, golf oynamak, model uçak uçurmak, vs vs.
Sergi açarım, turnuvalara katılırım, handikap alırım, yarışmalara katılırım...

Sonra farkettim ki, ben bunları istesem de yapamıyordum zaten, çünkü sağ tarafımı artık eskisi gibi kontrol edemiyordum.
O zaman bunları hedeflememin ne anlamı vardı...
Önce iyileşmem lazımdı.
Hep kişisel gelişim eğitimlerinde hedeflerimizi belirlememiz, hedeflere odaklanmamız, hedefe varmak için zamanı iyi yönetmemiz, hedeflerimizi belli periodlarla gözden geçirmemiz vs vs öğretildi. :) 
Ama hiçbir zaman  bu hedeflere ulaşmamız için ön koşulun ne olduğunu kimse söylemedi.
Hepimiz benzeri hedefler koyuyoruz:
Sağlık hiç kimsenin hedef listesinde olmuyor.
Sağlık olmadan bu hedeflere varılabilir mi?
Uzun bir seyahate kendi arabamızla çıkacaksak, çoğumuz, en azından ben, yola çıkmadan arabayı mutlaka bir kontrolden geçiririz. 
Yolda bir problemle karşılaşmayalım da tatil burnumuzdan gelmesin isteriz.
Peki kendi yaşam hedeflerimizi belirlemişsek, bizi o hedefe taşıyan en önemli parametre , sizce de sağlığımız değil mi?
Kaç kişi farkında acaba, nüfus kağıtlarımızda sadece üretim tarihimiz yazıyor, son kullanma tarihimiz yazmıyor.
Dünyaya gelmeye/getirilmeye biz karar vermedik ve bu dünyadan ne zaman gideceğimize de biz karar veremiyoruz.
Ama bu ikisinin arasını biz planlayabiliyoruz. BİZ planlamalıyız zaten. 
Herkes kendi özgür iradesiyle bu iki tarihin arasını kendi dilediği gibi yaşayabilmeli.
Kendi için planlamalı.
Bencilce yapmalı bunu.
Çünkü uğruna yaşadığımız herşey (canlı / cansız her cisim) birgün bizden önce yok olabilir.
Ama bizimle birlikte hayatımızın sonuna kadar bize eşlik edecek tekşey kendimiziz.
Kendimize iyi bakmalıyız.
Yağımızı tuzumuzu iyi ayarlamalıyız.
Bunları arkadaşlarıma anlattığım zaman, çok şükür kimse itiraz etmiyor. :-)
Ama onlardan aldığım ortak bir yanıt var:
Levend çok doğru söylüyorsun ama inan yarım saat bile yürümeye vaktim yok. İşler bitmiyor, işten zaten erken çıkamıyorum. Eve döndüğümde pestil gibi oluyorum. Evde çocuk ilgi bekliyor vs vs.
Peki. Nereye kadar...
Yine benzer örnek üzerinden devam edeyim. Arabanla yola çıkıyorsun ve yetişmen gereken bir toplantın var, gecikmşsin. 
Aceleden benzin deposunu kontrol etmemişsin.
Yolu yarıladığında bir bakıyorsun, benzin ışığı yanıyor. Acaba ne zaman yanmaya başladı...
Emin olamıyorsun.
Benzinciye girip zaman kaybetmiyeyim diye düşünüyorsun. Zaten geç kalmışsın.
Kalan benzinin yetip yetmediğini ve sonuçlarını değerlendirmeyi size bırakıyorum. 
Olasılıkları siz değerlendirin. Bunu yapabilirsiniz.
Ben söyleyince değeri olmayacak.
Başkası cevabı verince , insan hissetmiyor. :-)
Burada yazdıklarım bana her zaman öğütlendi. 
Dinlemedim.
Belki olası sonuçları söylemedikleri için.
Belki bu konuda beni düşündürtmedikleri için.

Doktorum bana, sadece haftada üç dört gün yarım saat tempolu yürümemin ve yediklerime dikkat etmemin sağlığım için yeterli olacağı söylendiğinde , "Yürümek aklıma gelmiyor" demiştim, Ocak.2013'de. 
Oysa ne kadar önemliymiş ve ne kadar kolaymış.
Bir o kadar da zevk alıyorum, eğleniyorum, mutlu oluyorum, bedenim için birşey yaptığımda.
Hem fiziksel hem zihinsel açıdan bedenimi beslemek, onunla ilgilenmek, en öncelikli işim oldu.
İnanmayacaksınız ama akşam olsun da spor salonuna gideyim diye çocuk gibi bekliyorum bütün gün.
Ara öğünlerim için sabahları alışveriş yapıyorum.
Sabah evden çıkmadan ogün hangi egzersileri yapacağımı planlıyorum artık.
Yoga? Yüzme? Yürüyüş? Plates? Alet? Bisiklet?
Ortaya karışık?

Peki, bu kadar laftan sonra sorayım. 
Fiziksel sağlık mı Zihinsel sağlık mı önemli?
Bu konudaki fikirlerimi sonraya bırakayım en iyisi.
Hadi yürüyün gari.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak