Donsuz Ahmet

Doktor odaya girdiğinde donum elimdeydi.
Yaklaşık bir saat önce gelmiştik hastahaneye.
Beni bir odaya aldılar, operasyon için ön hazırlıklara başladılar.
Tansiyonumu ölçtüler.
Bir form doldurttular , ahıret sorularıyla.
Ardından bir hemşire girdi içeri.

- "Ahmet bey, iç çamaşırlarınız dahil, kıyafetlerinizi çıkarıp bunları giyin" diyerek boydan boya yandan yırtmaçlı bir önlük bıraktı. Ahmet derler bana resmi ifadelerde :-)

- "İç çamaşırları hariç mi demek istediniz" dedim.
- "Hayır, dahil. Hepsini çıkarıp, sadece bu önlüğü giyeceksiniz"
- "Neden ki?"
- "İçerisi siteril bir ortam, o yüzden"
- "Donumu sabah değiştirmiştim ama"
- "Olsun , prosedür gereği çıkartmanız lazım"

Uyucaz tabi kurallara.
Bir kenara geçtim.
Donum hariç herşeyi çıkardım.
Önlüğü giydim.
Cırt cırtları kilitledim.
Duvara yaslanıp, enson donumu çıkardım.
Tam o sırada doktor girdi içeri.

- "Ben doktor Ertan. Siz Ahmet bey olmalısınız" diyerek elini bana uzattı.

Donumu göstererek :

- "Evet benim. Kusura bakmayın şunu bi kaldırayım" dedim.
- "Rica ederim, rahatınıza bakın. Operasyonunuzu ben yapıcam"
- "Oooo memnun oldum" dedim, yüreğim titreyerek.

Doktor bey yatağın üzerinde duran meşhur dosyamı inceledi.
Sonra yapacağı müdahale ve riskler konusunda , prosedür gereği, yazılı bir metin üzerinden bilgi verdi ve bana imzalattı.

- "Siz bir şey imzalamayacak mısınız?" dedim gülerek
- "Ne gibi?"
- "Müdahaledeki sorumluluklarınızın altına imza atsanız" diye takıldım
- "Bana güvenin" dedi.
- "Eeee bi de baştan söyleyeyim. Damarımla oynanınca benim nabzım yükselir ve hatta bazan bayıldığım olduydu. Bana bir sakinleştirici verecek misiniz?"
- "Hmmm bunu öğrenmem iyi oldu. Sizin ayık olmanız lazım müdahale boyunca. Çünkü arada birşeyler sorucaz, hastayla birlikte karar vermemiz gereken adımlar var. Bayılmanız çok yersiz olur" dedi, gülüştük

Bir süre sonra bir hemşire geldi, elinde Xanax ile.
Çok severim. Beni çok mutlu eder bu hap :-)

Yarım saat kadar sonra, odama hasta bakıcılar geldi ve
- "Sizi götürmeye geldik" dediler. Yattığım yatakla beraber ameliyathaneye götürdüler.

İçerisi inanılmaz soğuktu. Siteril ortam olduğu için öyle olması gerekiyormuş.
Yatağı ameliyat masasının yanına iyice yanaştırdılar, onunla aynı hizaya getirdiler.
Karşılıklı bekleşiyoruz hemşirelerle.
Ayak ucundaki hemşireye göz kırptım, "Napıcaz" der gibi.

- "Yan tarafa geçin" dedi
- "Kendim mi? Siz taşıycaksınız diye bekliyorum"
- "Yoo siz yapabilirsiz"

Kol ve bacaklarımdan güç alarak yan tarafa geçeyim dedim.
Benim önlüğün cırt cırtları açıldı ve ben ameliyat masasına çıplak sırtımla uzandım.
Diğer hemşire biraz daha sola yanaşmamı istedi.
Biraz daha kayayım derken üstüm de biraz açıldı ve çok seksi bir pozla kaldım ortada.

Hemişereye döndüm:

- "Çıkaralım komple isterseniz, anlamı kalmadı önlüğün" dedim gülerek.

O da güldü.

- "Yok ben halledicem şimdi"

Çıtçıtları yeniden düzeltti. Diğer hemşire:

- "Bacaklarınızı yatak eninde açın " dedi.
- "Sebep?!"
- "Prosedür gereği"

Sonradan anladım ki, çişim gelirse çok uğraşmadan sürgü koymak için yaptılar sanırım.
Ardından üzerime muşamba gibi maviyeşil bir örtü örttüler. Uzay battaniyesimidir nedir, anında ısındım.

- "Siz heyecanlı mısınız yoksa?" diye sordu hemşire, sağ kolumu operasyona hazırlarken
- "Evet" dedim
- "Heyecanlanmanıza gerek yok, çok basit olacak göreceksiniz"
- "Siz burda yatsanız heyecanlanmaz mısınız?"
- "Evet ama sizin heyecanınız taa bana yansıyor"
- "Ameliyat masasında bile bir kadını heyecanlandırabiliyorum" dedim, Xanax'ın etkisi büyük tabi :-)

Sonra doktor geldi yanıma.

- "Nasılsınız Ahmet bey? Herşey yolunda mı?"
- "Evet ama çok soğuk burası"

Kolunuzu oynatmayın demişlerdi ama soğuktan acayip titriyorum.
Tabi heyecandan da olabilir.
Etlerim kıpraşıyordu jöle gibi.

- "Siteril ortam olduğu için soğuk olması gerekiyor. Ama o kadar da soğuk değil"
- "Siz giyiniksiniz doktor. Bense çıplağım"

Güldü. Bileğimden küçük bir iğne yaptı. Anesteziymiş. Bir süre sonra bileğim uyuşmuş.

- "Şimdi damarınıza giricem. Biraz hissedeceksiniz"

Başımı "Olur" der gibi salladım ama benim onayıma veya itirazıma ihtiyacı yoktu. Sadece bilgi verdi. :-)

Ve girdi damara. Bir ilaç verdi, kolum ısındı biraz. Sonra bana seslendi:

- "Hazır mısınız Ahmet bey?"
- "Valla ben hazır bekliyorum, siz de hazırsanız başlayalım"
- "Biz de hazırız. Hadi başlıyoruz o zaman"

Açıkçası hiç birşey hissetmedim. Sadece tavanda asılı duran cihazın, kolumun içinde giden şeyi kol boyunca, sonra da göğsümde takip etmesinden ve doktorun bileğime uyguladığı basınçtan kısa sürede kalbime ulaştığını tahmin ettim.

- "Doktor kalbimde misin?" diye sordum, meraklıyım ya.
- "Evet evet, şu an kalbinize ulaştım"
- "Ne çabuk?!"
- "Yollar açıktı" Gülüştük

Adam resmen kalbime girdi. Lavinia da orda. Farkında mı acaba bugün bir operasyon geçirdiğimden.

O sırada biri sağ elimi tuttu.
Tokalaşır gibi. Yumuşak, sıcak.
Avcumun içinde, bileklerimden  parmak uçlarıma doğru kaydı.
Parmaklarını parmak aralarıma geçirdi.
Bu uzun parmakları tanıdım. Unutmam mümkün değil.
Oydu. Lavinia.
Tek tek parmaklarımı ovdu. Başparmağım, işaret parmağım, orta parmağım, yüzük parmağım ve en son küçük parmağım.
Sonra tekrar avuç içimde gezindi.
Özlemişim.
Kalplerimiz arasındaki tek köprü bu birleşen ellerimiz.
Gözlerine bakmak istiyorum.
Doktorun tarafında olduğu için, dönüp bakamıyorum, kan görürsem bayılırım diye korkuyorum :-)

Tanıdığımı belli etmek için parmaklarımı oynattım.

- "Elinizi oynatmayın lütfen" dedi bir ses.

İrkildim.
Birden açtım gözümü.

O ne lan?!
Renkli bandanalı bir adam.
Sanırsın ki tatil köyünden gelmiş bir animatör.
Sağına soluna baktım adamın.
Yok Lavinia.
Niye olsun ki!
Siteril ortam sağlıycaz diye beni bile donsuz sokanlar, Lavinia'yı alır mı içeri! :-)

- "Elinizi temizliyorum. Bitti işlem. Çıkarıcaz sizi birazdan" dedi bandanalı.
- "Ama hani çıkmadan konuşacaktık, beraber kararlar vericektik. Niye, vaz mı geçtiniz?"
- "Konuşucaz sizinle , ama bugün devam etmiycez. Önce aramızda değerlendirelim arkadaşlarla" dedi doktorum.

Lavinia zamanı nasıl da kısaltmıştı.
Devamı daha sonraya kaldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak