RÜYA



Sabahın ilk ışıkları masadaki kahvaltılıkların üzerinde ışıltılar bırakıyordu. Kızarmış ekmeklerin kokusu 'önce beni ye' der gibiydi. Diğerlerinin yemeğe başladığını duyunca , elini uzatıp bir dilim ekmek aldı kokunun kaynağından, hafifçe sıktı, ekmeğin sesi ve sıcaklığı iştahını kabarttı.

"Bu gece rüyamda babamı gördüm" dedi.

Karşısında oturan yengesi "Nurlar içinde yatsın, hayırdır inşallah" derken yan gözle kocasına baktı, hüzünlenmişti, ardından çayını yudumladı.

O hafta abisinde kalıyordu. Babalarını kaybedeli bir seneyi geçmişti. Sol eliyle tabağın kenarında duran cam reçel kabını tuttu, sağ eliyle ekmeği banıp, ağzına attı.

"Meydan gibi geniş bir alanda karşılaştık. Bizden başkası yoktu, sadece onun hafif aksayan ayak sesi vardı etrafta. Bana doğru emin adımlarla ağır ağır gelirken, meşhur traş sabunu ve kullandığı losyonun kokusu yüreğimi sızlattı. Betondaki küçük çakılların çıkardığı ses, meydanı dolduruyordu, bir ayağını sürüdükçe.

Bana iyice yaklaşınca ben de ona doğru bir adım attım, o zaman yerin tozunu ve sıcaklığını hissettim, yalınayakmışım. Elimi uzattım, o da bana uzattınca, iki elimle sarıldım ellerine. Elleri her zaman olduğu gibi çok bakımlıydı, kremli ve tırnakları törpülenmişti. Sarıldık birbirimize sımsıkı. 

Başım çıplak başına değdiğinde ürperdim. Sırtında pamuklu kumaştan bir giysi vardı, kendinden desenli. Sanırım ketendi , krem rengindeydi galiba. Hiç bırakmak istemedim onu, sıktıkça balon gibi yumuşak olduğunu farkettim. Balona sarılmış, keten kumaş gibiydi. Yanaklarından öperken, yüzünde de hiç kıl olmadığını farkettim.

Beni elleriyle omuzlarımdan tuttu ve kendinden uzaklaştırdı. Bir elimi tuttu, avucumu yukarı çevirip, diğer eliyle içine bir şey koydu. Yumuşacık derisinden ve üstüne sinen baba kokusundan onun çok sevdiğim cüzdanı olduğunu hatırladım. 'Bugün senin doğum günün. Bu da benim cüzdanım. Artık benim ihtiyacım yok. Cüzdanımdakiler sana ömür boyu yoldaş olacaktır' dedi. Sesi davudiydi, bütün gökyüzünü kaplıyor ve bulutlara çarpıp yankılanıyordu bence. 'Bundan sonra görüşemeyiz, bana da ihtiyacın olmayacaktır artık. Yolun açık olsun oğlum' dedi.

"Aaaaa, unutuyorduk az kalsın. Doğumgünün kutlu olsun" dedi yengesi. "Bugün bir şeyler yapsak."

"Hiç zahmet etmeyin" dedi yengesine "tabağıma biraz zeytin biraz peynir koyar mısın rica etsem" dedi ve rüyaya devam etti.

"Cüzdanı araladım, içinde oldukça fazla para vardı, bir de ne olduğunu anlayamadığım kartlar 

vardı, kartvizit gibi. Cüzdanı tekrar katladım, 'teşekkür ederim' dedim, cevap vermedi, o traş kokusu da yoktu artık, gitmişti.

"Hayırdır inşallah. Güzel bir rüyaymış. Ben hiç görmüyorum babamı. Hadi ye yumurtanı, soğumasın" dedi ağabeyi.

"Aaa evet, sağol, yumurtayı farketmedim." Elini tabağın etrafında gezdirdi, yumurtayı sıcaklığından farketti. İki elinin arasına aldı, tıpkı rüyasında babasının ellerini sarmaladığı gibi, nazikçe, kırmadan tuttu. Gözlerinden bir damla yaş düşmemek için direniyordu.

"Allah rahmet eylesin. Kendisini görmek hiç nasip olmadı fakat sakallı halini çok severdim, okşadıkça varlığı güven verirdi bana"

Yengesi ve ağabeyi ona bakarken, o uzaklarda bir noktaya, gözlerini kırpmadan bakmaya devam ediyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak