YAKUP'UN SUÇU NE

Edip Cansever'in aşağıdaki şiiri okuduğumda, bu hikayenin diyaloğu geçti içimden ve şişkinliğimi böyle ifade edebildim.

Hikayemi okumadan önce linke tıklayıp bu güçlü duygular barındıran şiiri okumanızı öneriyorum 

Çağrılmayan Yakup / Edip Cansever


Sabah güneşi pencereden içeri neşe ve enerji taşıyordu. İçinden o  sabah kahvaltıyı kendi hazırlamak geçti. Yataktan kalktı, banyoya uğradıktan sonra, mutfağa geçip, masayı kurmaya başladı.


İçerdeki tıkırtılardan kendine gelen kadın, yataktan çıktı, mutfak kapısına gelince, karşılaştığı manzara karşısında donup kaldı. Gizli saklı bir gülümsemeyle ‘Günaydın’ dedi ve hızlı adımlarla banyoya geçti. 


- Yumurta yer misin canım?

- Şimdi mi?

- Evet. Nasıl pişireyim?

- Ocakta yapabilirsin.

- Sağol, iyi oldu söylediğin, dedi dalga geçer edayla. Onu sormadım hayatım. Haşlama mı? Omlet veya menemen mi istersin?

- Haşlama olsun.

- Nasıl yersin?

- Soyup yerim, dedi ve kahkaha attı. Komik olan neydi ki… 

- Suratına yer misin? diye mırıldandı.

- Duymadım canım

- Yani az pişmiş mi, çok pişmiş mi?

- Farketmez

- O zaman az pişmiş yapayorum.

- Benimki biraz fazla pişsin

_ ......... Ekmeğini kızartıyorum

- Ne ekmeği var evde?

-........ Fransız usulü mayalanmış, Ananas esanslı, ispanyol baton ekmeği, dedi iç çekerek.

- Hayatım, dilimlenmiş ekmekse kızart yoksa zahmet etme demek istedim

- Sorun değil, kızartıyorum.


Sessizce kahvaltılarını yaptılar. Hiç konuşmadılar. Sadece ağızlarında dolaşan dillerinin damaklarından düşerken çıkardığı şapırtı vardı ortalıkta. 


Afiyet dilediler birbirlerine, salona geçtiler. Artık keyif saatiydi.


- Neyle meşgulsün sen? diye sordu, evin erkeği, elindeki tabletten başını kaldırıp 

- Hiiiiç? dedi, evin kadını, elindeki telefonundan gözlerini ayırmadan.

- Hadi o zaman bi kahve yap da içelim

- Olur.

.....

- Nooldu bizim kahve?

- Kahve mi?

- Evet. Az önce konuştuk.

- Aaa,  iyi fikir.

- Ya sen beni dinlemiyor musun?

- Dinliyorum.

- Ne dedim ben en son?

- 'Dinlemiyor musun' dedin

- Bu mudur? 'Kahve yap da içelim' dedim.

- Haa tabi tabi. Yerinden kalktı. Ne kahvesi yapayım?

- Turk kahvesi olabilir.

- O yok evde.

- Tamam, alırım çıkınca. Yap bi Americano o zaman. Kendimize gelelim.

- Yanına konyak koyayım diyorum

- Tamam, iyi olur

- Bunun kapağı sıkışmış,  açılmıyor. 

- Sade olsun o zaman

- Sadece kahve mi vereyim?

Nefesi daralmaya başlamıştı 

- Sade kahve olsun

- Likör koyayım mı?

- Koyma.

- Koyayım ama ya.

- Koyamk, diye mırıldandı adam.

- Anlamadım 

- Anlasaydın ben şaşardım zaten, diye fısıldadı

- Ne?

- Sittir. Ya geç otur sen,  ben yaparım.

- Hep böyle yapıyorsun, elimden alıyorsun.

- Vericem eline şimdi, tezkereni

- Neyi?

- Ebeninkini, dedi aşkla. Kahveni nasıl içicen sen?

- Kupada olsun benim ki?

- Kahven diyorum, sade mi sütlü mü?

- A-a Americano sade içilir hayatım 

- Yok yapamıyacam, göğsüm sıkışıyor 

- Duymuyorum, diye bağırdı salondan. 

- .......

- Aaaaa ayol noldu sana , alt tarafı bi kahve içeyim dedim. Yakup Yakup, gözünü aç kuzum.

YusufYusuf oldu kadın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak