Ben istedim oldu...

İlk yazımı yazmak için fazlasıyla oyalandım.
Geçmişden bugüne mi geleyim, yoksa bugünden geçmişe mi döneyim?...

Ne farkeder yönü...

Nasıl olsa konu konuyu açar deyip, hayatımın ortasından başlıyorum o zaman :)

1982 yılıydı, üniversite sınavına girdiğim ve kazandığım yıl. Hayatımda hiç Bilgisayar Mühendisi görmediğim halde, deli gibi Bilgisayar Mühendisi olmak istiyordum lise son sınıftayken.


O derece kararlıydım ki, ilk tercihimden sonraki dört tercihim Bilgisayar Mühendisliğiydi.  Bilgisayarları sadece bilimkurgu filmlerde gördüğümüz o tarihlerde bu kadar kararlı olmak iyi cesaretmiş.



Birinci tercihim neden Gemi İnşaat Mühendisliğiydi hatırlamıyorum. Demek ki hayatımda birileri aklımı şaşırtmayı basarmış. Denizden ödü patlayan birinin Gemi İnşaat Mühendisi olmayı hayal etmesi mümkün değil! Ama allah da tersliği farketmiş ki, sonraki dört tercihimden birine denk getirdi puanımı :)

Sınava girdikten sonra, büyük bir heyecanla postacının yolunu gözlemeye başlamıştım. Sınav sonuçlarının belli olduğunu ve adreslere postalanmaya başlandığını gazetelerden öğreniyorduk. İnternet yok ki girip sonuçlara bakalım. Bekle postacıyı da gelsin. Postacı abinin bizim sokağa giriş saati genelde aynıydı. Sokağa girdiği anda balkona çıkardım. Artık adam da sıkılmış olsa gerek ki, sokağın başından görünce beni, eliyle başıyla "yok bugün de" işareti yapardı.

Her olumsuz cevabında nasıl üzülürdüm anlatamam. Yahu diğer arkadaşlarımın sonuçları geliyor, benim ki niye gelmiyor ki... Kazanamayanların sonuçlarını en son mu göndereceklerdi acaba. Ama benimki iyi geçmişti...

Üffff beee. Herkes öğrendi, bi ben kaldım... :(

Beklenen an sonunda geldi. Postacı taaaa ötelerden bir zarf sallıyordu o gün.

A-ha!!! Benim zarf geldi galiba. Bir koşu, apartmanın kapısına indim.

Postacı "Levend, geldi senin zarf, aç bakalım nereyi kazanmışsın?"  dedi ve uzattı zarfı.

Açmakla yırtmak arası bir hareketle onu bir saniyede açtım.

ÜNİVERSİTE  : YILDIZ ÜNİVERSİTESİ
BÖLÜM           : BİLGİSAYAR BİLİMLERİ VE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

Hem her haftasonu Beşiktaş'taki dersaneye giderken her zaman dönüp baktığım soldaki sarmaşıklı binada okuyacağım,  hem de en çok istediğim bölümde.

Yaaaa ben Bilgisayar Mühendisi oluyorum artik :)))) Kim tutar beni...

Postacı abiye nereyi kazandığımı söylediğimde suratı bozuldu.

"Hadi ya?!?!? İyi iyi , aferin" deyip döndü arkasını gitti. Anlamamıştı ne kazandığımı :))

Annem de balkonda merakla bekliyordu sonucu.

"Anne kazanmışım, Bilgisayar Mühendisliği" diye yukarıya doğru bağırdım.

"O da ne!" der gibi bir bakış attı...

"Öyle miiii. E gel de yukarıya bir anlat bakayım"

Üniversite'de okuduğum sürece, soranlara ne mühendisi olduğumu söylemeye dili dönmedi annemin :) Sonradan anlattı bana. İlk duyduğunda, mutluluğumu sahte sanmış. Abuk biryer kazandı, ben üzülmeyeyim diye kendini mutlu gösteriyor herhalde demiş :) O benim Makina veya Elektrik Mühendisi olmamı arzu edermiş meğer. İyi ki sormamışım tercihlerimi yazarken. :) Yoksa postacı geldiginde mutlu olan o olacaktı... Ben ise sadece biryeri kazandığıma seviniyor olacaktım. Oysa şimdi hayallerim gerçekleşiyor diye mutlu olmuştum.  :)))

Sadece annem değildi şaşıran...

O hafta içinde, evin yakınlarında yolda yürürken, bir sınıf arkadaşıma rastladım.  Sınıf arkadaşlarımız hep aynı çevre mahallelerde oturduğumuz için, tatilde orda burda rastlaşmamız çok olasıydı. Kız beni görünce,

"Aaa Levend naber? Geldi mi sınav sonuçların?"

"Geldi" dedim. "Bilgisayar Mühendisliğini kazandım"

"Aaaa niye öööle oldu!! Sen çok çalışkandın, hep takdirname alırdın. Yazııık. Çok üzüldüm ya. Tıbbı kazanamadın mı?"

Ne tıbbı be. Tıp mıp yazmadım ben kardeşim. Kan görünce bayılan adam, tıbba girer mi?

"Sen ne yaptın?"

"Yaa sorma, ben tıp istiyordum , kazanamadım"

Aman iyi, allah kurtarmış bizi :)

Okul açılsa da kayıt yaptırsak artık diye beklemek kalmıştı geriye.  Zaman geçmek bilmiyordu. Hem üniversiteli olmak, hem de hayal ettiğim mesleği biran evvel ögrenmeye başlamak sabırsızlığı vardı içimde.

Bir gün eve misafir geldi. Misafirin de küçük bir kızı var. İlk okul sona falan gidiyordu sanırım.

"Levend abi sen şimdi Bilgisayar Mühendisi mi olacaksın?"

"Evet canım"

"Yani mezun olunca ne iş yapacaksın?"

Hah bir sen eksiktin. Benim de kafam karışıyordu bir yandan artık. Okul başlasa da ben de ne olduğunu anlasam bu mesleğin :)

"Bak canım. Mezun olduğumda kendi bilgisayarımı yapabiliyor olucam"

"Bana da yapar mısın ondan bi tane" :))

Gerçekten bunun hayalini kuruyordum. Bilgisayar Mühendisi olmak demek, bilgisayar yapmayı öğrenmekti benim için. Hayatım beni yalancı çıkartmadı. Bitirme projemiz bir bilgisayar yapmak oldu. YILDIZ-1. Bunun hikayesi de ayrı bir başlık  olsun. :) Eğlenceli bir dönemdi, çıplak bir donanıma yavaaaş yavaş hayat vermek.

Eğer ben başkalarının fikirlerine danışsaydım (veya takılsaydım) onların kendi hayal ettiği mesleği okuyacaktım veya okuyamayacaktım...  :)) Hiç kuşkusuz mezun olurdum ama aklım Bilgisayar Mühendisliğinde kalırdı :))

Bir ablamız da Uçak Mühendisi olursam mezun olduğumda pilot olacağımı söylemişti :) Sonradan kendisi hostes oldu...


Hayalini kurduğu şeye odaklanırsa insan, mutlaka ona ulaşıyor ve başarıyor. Ama başkasının hayallerindekini gerçekleştirmek için harcanan çabanın, başarmak için yeterli olacağını düşünmüyorum. Başarmak için hissetmek gerekiyor.

Bilgisayar Mühendisliğini, hissettiğim için kazandığıma inanıyorum. Çok severek okudum, çok severek çalıştım. Hiç sıkılmadığım gibi, hiçbir diğer meseleğe de özenmedim.

Hayatımda başaramadığım çok şey var. Başaramadığım için başkalarını zaman zaman suçladım ama asıl sebebin ben olduğumu, hayal ettiğim şey olmadığı için başaramadığımı çok iyi biliyorum ve üzülmüyorum.

Sevgiyle kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tiroid'deki nodülüm neden ufaldı

LevenD mi doğru LevenT mi tartışmasına son veriyorum.

Geçmişle barışmak